www.musluman.biz

11 Mart 2012 Pazar

Fethullah-Bahaîlik ilişkisi

Fethullah-Bahaîlik ilişkisi


{alt}
http://herseydenazaz.wordpress.com/2010/02/16/fethullah-musluman-degil-bahailerin-lideri/

Fethullah-Bahaîlik ilişkisi
Semih Tufan Gülaltay, İleri Yayınları’ndan çıkan “Fethullah Müslüman mı” kitabında Fethullah Gülen’i farklı bir açıdan inceliyor . Kendi kaleminde n okuyalım:

“Bu kitaptaki ana mevzu, Fethullah’ın rejim düşmanlığı ya da ABD adına yüklendiği misyon değil… Ben O’nun İslamiyet’in içine sokulmuş bir Truva atı olup olmadığını sorguluyo rum. O bir Truva atı mıdır? Fethullah Bahaîler’in gizli lideri midir? Amaç İslam dinini tahrif etmek midir? Gerçek ve halis müslüman kitlemizi Fethullah’tan nasıl koruyabil iriz? Ve benim için işin en önemli yanı 21. asrın en büyük dinamik gücü olan Türkçü gençliğin Türk-İslam sentezi adı altında kandırılmasının önüne geçme yollarının ortaya konmasıdır… Nurculuğun Türk milliyetçilerinin sırtına basarak Tevrat ittifakı kurmasının önüne geçmek, Orta Asya’da misyonerl ik okulları açarak İngilizceyi Orta Asya’da tek dil haline getirme çalışmalarına artık dur diyebilec ek miyiz?

Fethullah’ın birinci gayesi Türk devletini ele geçirmek, ikinci gayesi ise, geçmişin intikamını almak için İran’ı istila edip İran’la harbe girmektir… O, bu operasyon da Turancıları kullanmayı düşünüyor… Bütün Türk dünyasını ele geçirdikten sonra ise önce aldatmaca bir dinler diyalogu oluşturacak sonra da gerçekte bir Tevrat ittifakı olan Bahaîliğe geçiş sürecini başlatarak bütün dünya dinlerini Bahaîlik altında birleştirme sürecini başlatacaktır… Son merhalesi Fethullah’ın “mesih” ilan edilerek dünya peygamber liğine adım atmasıdır…”

Kitapta Gülaltay, Fethullahçılığın kökeni İran’a uzanan Bahaîlik tarikatının bir kolu olduğunu ve Gülen’in Bahailiğin günümüzdeki lideri olduğunu iddia ediyor.

Gülaltay’a göre, Bahaîlik sıradan bir tarikat veya cemaat değildir. Hatta Bahaîlik İslam içinde bir mezhep de değildir. Bahaîlik, 3 büyük dini, İslamiyeti, Hıristiyanlığı ve Museviliği tek bir pota altında birleştirmeye çalışan bir dinlerüstü mezheptir . İran’da İslam öncesi gelenekle rini sürdürmek isteyen ve bu nedenle İslamiyeti diğer dinlerle birleştirmeye ve tahrif etmeye çalışan çeşitli tarikatla ra dayanmakt adır. Bahaîliğin ortaya çıkışını 800’lü yıllara kadar götüren Gülaltay’a göre Fethullah’ın Müslümanlık anlayışının ardında aslında kökeni İran’a dayanan bu İslamdışı tarikatla r vardır. Dolayısıyla Fethullah’ın ne kadar Müslüman olduğu sorgulanm alıdır.


Gülaltay kitabında, İran’daki Batınî mezhepler inin her birinin ortaya çıkışını ve birbirini nasıl takip ettiğini anlatıyor ve bu mezhepler in neden İslamdışı sayıldığını örnekleriyle okuyucuya sunuyor. Gülaltay, İran’daki İslamdışı mezhepler i Mazdek’le başlatıyor. Sonra sırasıyla, Hürremiye Mezhebi, Babek, İsmailiye ve Hasan Sabbah, Hurufîler, Cavidaniy e, Babilik, Bahaîlik… Gülaltay’a göre bu mezhepler farklı isimler taşımalarına karşın aslında aynı mezhebir devamıdır. Çünkü, sık sık İran Devleti’ne ve Halifeliğe karşı ayaklanan bu mezhepler, başarısız olunca yollarına devam edebilmek için isim değiştirmiştir. Yoksa eylemleri de inançları da farklı değildir.

Bu tarikatla rın kısa bir tarihin sunduktan sonra Fethullah’ın bu tarikatla rla bağlantısını yapıtlarından örneklerle açıklanıyor. Örneğin Batınî tarikatla rının en önemli özelliği yasak kimlikler ini saklayara k takiyye yapmalarıdır. Gülaltay’a göre, Batınîler takiyye yaparak gerçek inançlarını gizlerler, Müslümanlarla kaynaşırlar ve devleti içten içe fethetmey e çalışırlar. Aynen Fethullahçılar gibi…

Batınîlerin Kitabün Nur’undan Saidi Nursi’nin Risale-i Nur’una

Öncelikle Batınîler, şeyhlerinin kitabını Kuran yerine kabul ederler. Cavidanîyeler, şeyhleri Fazlullah’ın Cavidanna mesi’ni, Babiler ise şeyhleri Muhammed Bab’ın kitabı Kitab-ün Nur’u Kuran kabul ederler. Ne hikmetse, Saidi Nursî’nin Risale-î Nur’u isim olarak ve cemaatin gösterdiği saygı bakımından, içerik olarak, Kitab-ün Nur’a çok benzemekt edir. Türkiye’deki Nurculara göre, Kuran anlaşılması zordur, bu nedenle müritlere Nur Risaleler i önerilir. Risaleler e adeta ikinci bir Kuran mualemesi gösteren Fethullah, Gülaltay’a göre bu şekilde Müslümanlığa da aykırı hareket etmiş olmaktadır. Gülaltay, Fethullah’ın şu sözüne dikkat çekiyor: “İlimler sahasında meselenin temel esprisini ise Bedîüzzaman’ın mülahazasında buluruz. Şöyle der o: Allah’ın iki kitabı vardır. Biri kainat kitabı, diğeri Kur-an’ı Kerim.” Gülaltay’a göre Fethullah Gülen, “Kainat kitabı” derken Risaleler i kastetmek tedir. Gülaltay, buna benzer pek çok örneği kitabında veriyor ve Nurcuların Risaleler i öne çıkarmasının nedeninin Kuran’ın geçerliliğini ortadan kaldırmak olduğunu söylüyor.

Fethullah isminin kaynağı Gülen’in kimliğini ele veriyor

Fethullah Gülen’in isminin kaynağı da gizli kimliğinin bir başka göstergesi. Gülen’in ismi 1844 yılında İran Şahı’nı öldürmeye kalkışan bir Bahaî fedaisind en gelmekted ir: Fethullah Kamî. Fethullah Gülen’in ailesinin İran’dan göçme olduğunu da ortaya koyan Gülaltay, Bahaîlikle bir başka bağlantısını daha ortaya çıkarmaktadır.

Fethullah’ın rumuz olarak kullandığı isimler de eski Bahaî kahramanl ara atıftır. Örneğin, “1982 yılının sonlarında DGM savcılığının hakkında başlattığı soruşturmada, Fethullah’m Dahhak kod adını kullanara k kitap yazdığı tespit edilmiş. Bilindiği üzere Dahhak İran mitolojis inde, İran’ı istila edip İran Şahı Cemşit’i testere ile ortadan ikiye böldürten, İran halkına işkenceler, eziyetler yapan bir adammış. İran halkı Dahhak-ı Zalim diye andıkları bu gaddar adamın zulmünden perişan olmuştu.”

Işık evlerinin sırrı: Ev-mabetler

Gülaltay, Babilerin ibadet için camiler yerine evleri tercih etmesiyle Fethullahçıların Işıkevleri arasında da bir bağlantı kuruyor: “Babiler, camilere gitmez, cemaatle namaz kılmazlardı. Bunun yerine evlerde toplanmayı tercih ederlerdi .” Ardından Nur evleriyle ilgili Fethullah Gülen’in şu sözlerine dikkat çekiyor: “Bu ışık evlerinin kendine has özellikleri vardır… Yüreği pek, imanı çelik insanların yetiştiği kutsal mekanlardır… Artık geçmişte camide yapılan dini ruhunun müzakereleri bu evlerde biraraya gelinerek yapılacaktır.” Ve Gülaltay nur evlerinin İslamdışı olduğunu şu şekilde anlatıyor: “Anlaşılacağı gibi Fethullah Gülen, bundan sonra caminin önemli olmadığını söylüyor. Çünkü büyük ustası Kürt Sait de camiye girmezdi. Buradaki amaç ise İslam’ın birliktel ik ve cemaat ruhunu yıkmaktır. Kurretü’l-Ayn’ın ve Babi şeyhlerinin vaaz verdiği yerler camiler değildi. Fethullah’ın tabiriyle nur evleriydi . Yine aynı Fethullah, Yeşeren Düşünceler isimli kitabının 164. sayfasında ev-mabet [adıyla] bu ışık evlerini tarif ediyor. Ev-mabet terimi Bahailik dininde mabede verilen addır. Bahaileri n mabedleri ne ev-mabet adı verilir.”

Gülen’den Bahailere gizli övgüler

Gülaltay, Fethullah’ın kitaplarında Bahaîlere nısal gizlice övdüğünü de ortaya çıkarıyor. Örneğin, Fethullah’ın Hz. Muhammed’i anlattığı sanılan kimi yazılarında aslında Bahaîlerin lideri Molla Muhammed Ali’yi andığını aktarıyor: “Dostların vefasızlığına, düşmanların ardı arkası kesilmeye n istila ve ifsatlarına uğramasaydı, kim bilir daha neler yapacaktı? Keşke, bu mübarek dünya; duygu, düşünce, anlayış ve hayat felsefesi yle hiç değişmeseydi. Onun yiğitliği, sadeliği ve mertliği bu güne kadar dipdiri kalabilse ydi. Keşke O muhteşem saray ve yüksek kasırların altın yaldızlı kubbeleri altında, baygın ve mahmur dolaşan hasım dünyanın, talihsiz insanlarının durumuna düşmeseydi.” Gülaltay, bu alıntıda önemli bir çelişkiyi yakalıyor: “Yukardaki metinde anlatılan kasır ve saraylar dönemin İran Şah’ının saraylarıdır. Çünkü Hz. Muhammed devrinde Arabistan’da ne kasır vardı ne saray.”

Gülaltay, bu konuda daha pek çok örnek yakalamış. Gülaltay’a göre, baskı ve zulüm gören insan tasvirler i sanılanın aksine Hz. Muhammed dönemi yaşamış Müslümanlar değil, başarısız ayaklanma lardan sonra yurttan yurda göçürülen Bahailerd ir. Örneğin, 1868’de Bahaîler sürgüne gönderilir. Fethullah Gülen’in kitaplarında anlattığı ömür boyu süren büyük göç aslında Bahaîlerin sürgünüdür. Gülaltay’a göre bahsedile n göç sanıldığı gibi Mekke’den Medine’ye Hz. Muhammed’in hicreti değildir.

Başka bir yerde ise Fethullah şöyle diyor: “Bir başka defasında da seni kardeşinle konuşmaktan men etmişlerdi. Hani o güne kadar, bir lahza kendisind en ayrılmadığın kardeşinle konuşmaktan… Savaş meydanlarında omuz omuza, yemek sofralarında diz dize oturduğun kardeşinle konuşmayacaktın.” Gülaltay’a göre burada kastedile n de yine Bahai liderleri dir. Çünkü Müslümanların tarihinde kardeşiyle konuşmaktan men edilme gibi bir cezalandırma söz konusu edilmemiştir. Halbuki Abdülaziz’in bir fermanında, Bahaullah’ın çocukları birbirler iyle konuşmamaları kaydıyla sürgüne gönderiliyordu. Fethullah’ın uğruna gözyaşı döktüğü işte bunlardır.

Fethullahçılıkla Bahaî inanışları arasındaki paralelli kler

Gülaltay’ın bulduğu çeşitli paralelli kleri şöyle sıralayabiliriz:

- Bahaîler cenazeler ini İslam inanışının tersine, mermer lahitler içinde gömerler. Saidi Nursî de vasiyetin de cesedinin lahitin içine konulmasını istemiştir.

- Bahaîlerde ibadete başlama yaşı 16’dır. Fethullah Gülen de bir kitabında şöyle demektedi r: “16 yaşıma kadarki dönemi çocukluk dönemi sayıyorum.”

- Bahaîlikte el öptürmek kesinlikl e yasaktır. Fethullah Gülen de el öptürme konusunda şöyle diyor: “Fevkalade rahatsızlık duyuyorum . El öptürme prensibim hiç yoktur.”

- Bahaîler, camiye girmez, cemaatle namaz kılmaz. Sadece cenaze namazı kılarlar. Gülaltay’a göre, Fethullah Gülen’in de cenaze namazı dışında camiye girip namaz kıldığını şu ana kadar kimse görmemiştir.

- Bahaîlikte kurban kesilmez. Ünlü Fethullahçı bilim adamlarından birisi de katıldığı bir tartışma programında kurban kesmeyi hapvan katliamı olarak nitelendi rmiştir.

- Bahaîlikte, herkes malının yüzde beşini, toplumun başında bulunan 19’lar heyetine vermek zorundadır. Fethullahçı organizas yon ve vakıfların başındaki yönetim kurulu da 19 kişidir.

Fethullah ile Bahaîler arasındaki bir başka somut bağlantı ise Saidi Nursi’nin hayatından alınmaktadır. Saidi Nursi, Gülaltay’ın ortaya çıkardığına göre, İran Şahına suikast düzenleyen Babilerin şeyhlerinden Celaleddi n Afgani’nin İran’dan kaçıp Abdülhamit’in himayesin e girmesi sırasında kuryelik etmişti. Saidi Nursî, yine bir başka Bahaî tetikçi Kirmani’yi de İran-Türkiye sınırında karşılayacak ve İstanbul’a kadar kendisine eşlik edecekti.

Gülen’in sözlerinde gizli anlamlar

Fethullah’ın eserlerin de gizli gizli Bahaîlik propagand ası yaptığını da Gülaltay çeşitli örneklerle açıklıyor:

Kapı: Bahaî mezhepler inden Babiliğin kurucusu Muhammed Bab’tır. “Bab” kelimesin in bir anlamı da “kapı”dır.

“Ulu sultan! Canlı-cansız, insan-hayvan, (..) her şey varlığını soluklar.”: Gülaltay bir başka bölümde ise Gülen’in bu sözündeki gizli anlamı ortaya çıkarıyor: Ulu Sultan kelimesi Bahaî Şeyhi Bahaullah’a atfedilmiştir. Hayvanları, eşyaları bile Allah’ın kulları olarak kabul eden ise Muhammed Bab’ın hocası Kazım-ı Reşdi’dir.

Nebiler Sultanı: Gülaltay, Fethullah’ın sık sık kullandığı “Nebiler Sultanı” teriminin de karşılığını buluyor. Gülaltay’a göre, Fethullah’ın burada kastettiği Hz. Muhammed değil, Bahaullah’tır. Çünkü, Bahaullah’ın lakabı döneminde “Sultan”dır.

Nur Asrı: Muhammed Bab’ın Kitabün Nur ile Babiliği yaydığı ilk yıllara da Nur asrı denmekted ir.

Timur ve Cengiz düşmanlığı: Fethullah bir kitabında şöyle diyor: “Allah bir zamanlar Cengiz, Hülagü ve Timurlenk’in eliyle hırpaladığı ve ikaz ettiği İslam alemini bugün de Batılılar vasıtasıyla hırpalayıp ikaz etmektedi r…” Gülaltay, Fethullah Cengiz, Hülagû ve Timurlenk’e karşı olmasını bu hükümdarların Bahaîlerin önemli önderlerini öldürmüş olmasına bağlıyor. Cengiz Han’ın oğlu Hülagû, Hasan Sabbah’ı; Timurlenk’in oğlu Miranşah ise Fazlullah’ı öldürmüştü.

“Dönmezem” ve “mum gibi yanıp erimek”: Bu kelimeler i de Fethullah sık sık kullanmak tadır. Örneğin: “Çevresinde kol gezen tehlikele re aldırmadan, yüce derslerin e devam eden ve hakkında bayağıların bayağısı hükümler kesilip biçilirken. ‘Hançer ile yüreğimi yar! Senden dönmezem’ diyerek hakikati haykıran büyük muzdaripl erin ‘Evet hep böyle ızdırap gören ızdırap düşünen ve bir mum gibi yana yana eriyip giden, bu yüce kametleri n arkasında yürüyenler hiçbir zaman aldanmadılar ve hiçbir zaman hayal kırıklığına uğramadılar.’” Tahran Kalesi’nde infaz edilmeden önce “Dönmezem” diye bağıran Bahaîlerin ünlü kadın kahramanı Kurretül-Ayn’dır. O dönem Bahaîlere yapılan işkenceler arasında en yaygın olanı da vücutları hançerle yarıp içlerine mumlar sokulmasıydı.

Fetret Devri ve Rönesans: Fetret devri derken kastedile n Bahaileri n yaşadığı uzun sürgün dönemidir. Yeniden diriliş ise Bahaîlerin öğretilerini tüm dünyaya kabul ettirmele ri demektir. Örneğin: “Bu ise uzun bir fetretten sonra, bu mazlumlar ülkesinin yeniden dirilişi ve “Rönesansı” demektir. Kimbilir, belki o zaman batmak üzere olan dün-yanın diğer kesiminin elinden tutup kaldırma fırsatı doğar.”

Kendini peygamber gören Gülen

Bahaîlerin bir başka propagand ası şeyhlerinin peygamber olduğudur. Bahai şeyhleri kendi peygamber likleri altında tüm dünya dinlerini bir arada toplanmay a çağırırlar. Gülaltay, Fethullah’ın kimi yazılarında satır aralarında kendi peygamber liğini nasıl savunduğunu göstermektedir:

“Allah, elbette insanları da peygamber siz bırakmayacaktır.”

“İnsanlar, akıllarıyla kainatta cereyan eden hadiseler e bakıp, Allah’ı bulsalar bile yaratılışlarındaki gaye ve hikmeti, nereden gelip, nereye gittikler ini ve ibadetler inin keyfiyetl erini peygamber siz bilemezle r.”

“Hilafete giden yol herkese açıktır.”

“Hak için halkın temsilcis i demek, peygamber mesleğine talip olmak ve onu temsil etmek demektir. Onu yapabilme k için de peygamber ane aşk, şevk, gayret, azim, cehd ve irade gerekir.”

Fethullah görüldüğü gibi yeni peygamber lere ihtiyaç olduğunu ve Allah’ın insanları peygamber siz bırakmayacağını söylüyor. Halbuki İslam inancına göre Hz. Muhammed son peygamber dir. Yalnızca bu bile Gülaltay’a göre Fethullahçılığın İslamdışı olduğunun bir kanıtıdır ve bu propagand anın bir sonraki aşaması Fethullah’ın kendisini Mesih ilan etmesi olacaktır.

Fethullah’ın Amerikancılığının Bahailikt eki kaynağı

Gülaltay, kitabın sonuna doğru Fethullah’ın gerçek amacının dünya çapında bir Bahaî imparator luğu kurmak olduğunu ortaya koyuyor. Gülaltay, Avustraly a’dan Afrika’ya Asya’dan Amerika’ya milyonlar ca Bahaînin bulunduğunu söylüyor. Bahai imparator luğunun işlevi dünya çapında ABD’yi iktidara getirmek olacaktır. Zaten, Bahailiğin ortak dili de İngilizce olacaktır. Gülaltay’a göre ABD’de bugün 20 milyon Bahaî yaşıyor ve Bahaileri n etkinliği oldukça önemli. Zaten Bahaileri n kullandığı ev-mabetlerin kubbeleri de Beyaz Saray’ın kubbesine benziyor.

Fethullah’ın Orta Asya’daki misyonu da bu şekilde ortaya çıkıyor. Gülaltay’a göre Bahailer dünya çapındaki iktidarla rında İngilizce’yi resmi dil olarakila n edecekler dir. Fethullah’ın okullarının tümünde İngilizcenin öğretilmesinin nedeni olarak bunu gösteriyor. Üstelik Fethullah’ın en etkin olduğu Türk Cumhuriye tlerinden olan Yakutista n’ın durumunu da Gülaltay’dan öğreniyoruz. Bu ülkedeki Fethullahçı proje sonunda başarıya ulaşmıştır. Yakutista n’ın resmi dili İngilizce olarak ilan edilmiştir.

Gülaltay, Fethullah Gülen tehlikesi nin uluslarar ası çapta olduğunu bu şekilde olduğunu ortaya koyduktan sonra kitabında tüm Türk milletini uyarıyor ve Fethullah tehlikesi hakkında Devlet üzerine düşeni yapmazsa görevin Kuvayı Milliyeci Atatürkçülere düşeceğini söylüyor:

“Atatürk ve Kuvayı Milliyeci yiğitlerin kurduğu devlet, hiçbir zaman sarsılmayacak, bu sarp kale, tunçtan yığınlar halinde omuz omuza yürüyen Türk gençliğinin sırtında, ulaşılmaz bir kartal yuvası olarak ebediyete kadar var olacaktır.”