www.musluman.biz

14 Mart 2012 Çarşamba

SAKALI UZATMAK VE BIYIĞI İYİCE KISALTMAK FITRÎ SÜNNETTENDİR

(SAKALI UZATMAK VE BIYIĞI İYİCE

KISALTMAK FITRÎ SÜNNETTENDİR)



Aişe (r. anhâ) validemizden rivayete göre Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır :



عشرة من الفطرة ؛ قص الشارب واعفاء اللحية والسواك واستنشاق الماء

وقص الاظفار وغسل البراجم ونتف الابط وحلق العانة وانتقاص الماء.



“On şey fıtrî (sünnet) dir: Bıyığı kısaltmak, sakalı uzatmak, misvak kullanmak, burna su almak, tırnakları kesmek, parmak boğumlarını yıkamak, koltuk altı (kıl) ını yolmak, kasık (kıl) ını tıraş etmek (su ile taharet almak)”.

[Hadîs-i şerîfin ravîlerinden biri olan] Zekeriyya şoyle demiştir «Mus’ab demiştir ki, onuncuyu unuttum, ancak mazmaza (ağıza su alıp hareket ettirmek) olmalıdır.» (Müslim, Ebû Davud).

Sünen-i Ebû Davud’un Şerhi olan «Bezlül-Mechûd» da şeyh; Resûlullah (s.a.v.) in “On şey fıtrattandır», sözünün açıklamasında der ki: Yani, on şey,

أُوْلَـئِكَ الَّذِينَ هَدَى اللّهُ فَبِهُدَاهُمُ اقْتَدِهْ



«O peygamberler, Allahın hidayetine erdirdiği kimselerdir. Sen de onların gittiği yoldan yürü.» (Enam: 90) kavl-i kerîminde kendilerine uymamız emredilen enbiyanın sünnetlerindendir, der.

Yani, adeta. biz onun üzerine (onu kabüle müsait olarak) yaratılmışızdır. Nitekim ekseri ulemadan da böyle nakledilmiştir.

Yahut bu on (fıtrî) şeyden maksat, İbrahim (a..s.) in sünnetidir. Veyahut; selim tabîatların üzerine yaratıldığı ve güzel görülmesi onların akıllarına konulduğu ahlâk-ı hamîde (güzel ahlâk) dır.

Bu ise daha zâhir (açık) bir görüştür. Ya da bu fıtrattan maksat, dindir. Nitekim Allah Teâlâ şöÿle buyurmuştur:



فِطْرَةَ اللَّهِ الَّتِي فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَا



«...Allah’ın insanları onun üzerine (ona kabiliyetli) yarattığı seçtiği dinine...» (Rûm: 30). Çünkü o, beşere ait ilk yaratılandır. Bu fiiller dinin tâbilerindendir. (Arab lisanı gramerine göre burada dinin muzafı olan tevâbi lâfzı hazfedilmiştir. Bu duruma göre mâna, on şey dinin tâbilerindendir, olmaktadır).

Hâfız «Feth» de Ebû Şâmeden naklen şöyle der: Bu mevzuun hadîsindeki fıtrattan murad şudur:

Bu şeyler işlendiği zaman -kulların sıfatca en kâmil ve sûretce en şerefli olmaları için- işleyen Allah’ın kulları üzerine yarattığı, ona teşvik ettiği ve onlar için güzel gördüğü fıtrat ile vasıflanır.

Hâfiz yine şöyle der: Kaazî Beyzâvî bu mevzuun hadisinde fıtratı, vârid olan bütün manasına (ihtira, cibillet, din ve sünnet’e) izafe ve hamledip demiştir ki: Fıtrat, enbiya aleyhimüsselam’ın seçtiği ve şeriatların üzerine ittifak ettiği eski sünnetlerdir. Ve sanki o, üzerine yaratıldıkları cibillî bir emr (husus-şey) dir.


Huseyin Ebu Emre - Harun Yildirim - ahlak ve imani dersler