www.musluman.biz

13 Mart 2012 Salı

Kur'an'da Kulluk Kavramı


Nuh'un (a.s.) dilinden şunları aktarıyor:
"Allah'a itaatla (ibadet) kulluk edin. Sizin O'ndan başka itaatla sorumlu olduğunuz bir ilâhınız yoktur!" (A'raf: 7/59)
Bütün nebi ve rasuller de zaten sadece bu maksat için gönderilmişlerdir. Hud (a.s.), Şuayb, Salih ve diğer bütün nebiler de insanlara aynı şeyi söylemişlerdir.
"Allah (c.c)'tan başka hiç kimseye bir borcunuz yoktur, onun için sadece O'na itaatla (ibadet) kulluk ediniz!"
Evet hepsi de böyle demişlerdir.
Yüce Allah buyuruyor:
"Yemin ederim ki biz, her topluluğa, "Allah'a itaatla kulluk edin, O'ndan başkasına itaatla kulluk etmeyin!" diye ikaz eden nebi ve rasul göndermişizdir Fakat onların kimi itaat etmiş, kimileri ise gerçeği reddetmiş sapıklığa düşmüşlerdir." (Nahl: 16/36)
"Biz senden evvel gönderdiğimiz bütün nebi ve rasulere şöyle buyurmuşuzdur:
Gerçek şudur ki; benden başka ilâh (ibadet itaat ve kulluk edilecek hiçbir merci) yoktur, o halde sadece bana itaatla kulluk edin!" (Enbiya: 21/25)
"Ey nebi ve rasuller! Sizin için temiz helal saydığımız nimetlerimizden yiyin ve dediğimiz biçimde yaşayın. Ben her ne yaparsanız bilen ve görenim. Şu insanlar, sizin için tek bir topluluktur ve size bağlıdır. Sizin indinizde hiç birinin öbürüne üstünlüğü yahut eksikliği yoktur. Onlar sizin ümmetiniz, ben de sizin Rabbinizim, onun için yalnız benden korkun!" (Mü'minun: 23/51-52)

İtaatla kulluk görevi öyle bir temel görevdir ki, Allah (c.c) bizzat kendi Rasûlünüde bu görevle görevlendirmiştir: (Rasûlü için de ölünceye kadar lüzumlu kılmış ve emretmiştir.)
"Ölüm gelip seni alıncaya kadar Rabbine itaatla kulluk et" (Hicr: 15/99)                                                      

Gene yüce Allah (c.c), melekleri de tıpkı Rasuller gibi kendisine kul olmakla yükümlü saymıştır.
İşte Kur'an ayeti:
"Göklerde ve yerde her ne varsa hepsi de O'nundur. O'nun huzurunda olanlar O'na kulluk etmekten asla büyüklenip kaçmazlar, onlar yorulmazlar da. Ve yine onlar gece - gündüz demeden O'nun emirlerini tekrarlarlar ve her türlü zaaftan uzak tutarlar" (Enbiya: 21/19-20)
Bir başka ayet:
"Hiç şüphe yok ki, Allah'ın huzurunda olanlar, O'na kulluk etmekten asla küçüklük duymazlar. Daima O'nu hatırlarlar ve büyüklüğü karşısında boyun eğerler" (Araf: 7/206)

Yüce Allah kibirlerinden, büyüklük taslamalarından ötürü itaatla kulluktan kaçanları kötülüyor ve tehdid ediyor:
"Rabbiniz buyurdu ki; "Ben'den taleb edin, Ben de vereyim. Kendini büyük sanıp bana kulluk yapmaktan, Ben'den istemekten kaçınanlar horlanmış ve hakir bir biçimde cehenneme girecekleredir" (Mü'min: 40/60)

Yine yüce Allah, yaptıklarıyla, işledikleriyle cenneti hak etmiş insanları da kul olarak vasıflandırıyor ve buyuruyor ki:
"O kafur bir pınardır ki, onu ancak Allah'ın kulları içerler, onu nereye olursa akıtırlar, kolayca kullanırlar" (İnsan: 76/6)
İşte başka ayetler:
"O acıyan yüce Allah'ın kulları ki, onlar yeryüzünde vekar ile büyüklenmeden gezerler, beyinsizler kendilerine söz söyledikleri laf attıkları zaman "haydi işinize gidin" der başka cevap vermezler. Gene o kullar ki, geceleri Rableri için secdeye kapanırlar ve kıyam ederler" (Furkan: 25/63-64)
Hicr Suresinin 39 ve 40. ayetinde,
"Şeytan, "Rabbimin beni azdırdığı gibi, ben de muhakkak O'nun kullarını azdıracağım, yeryüzünde fenalık yapmalarına vesile olacağım. Ancak onlardan samimi inananları ebette ki azdıramam" dediği zaman, yüce Allah, "İşte bu söylediğinde doğrusun! Benim emirlerime samimi bir biçimde inanıp kulum olanlar üzerinde senin hiçbir hükmün yoktur ve olamaz da. Ancak sapıklar senin gösterdiğin azab yolunda gider olsunlar" (Hicr: 15/41-42-43)

Ortağı bulunmayan, hükümde hiç kimseyi kendisine eş kabul etmeyen yüce Allah, meleklerini de kul olarak vasıflandırıyor.
İşte ayetler:
"Rahman evlat edindi dediler. O'nun şanı bu halden çok yücedir, böyle zaaflardan uzaktır. Hayır onların evlat dedikleri, Allah'ın ikramına ulaşmış kul'dan başka bir şey değildir" (Enbiya: 21/26)
"Bunlar sözleriyle asla Allah'ın önüne geçemezler, olduğu gibi O'nun emri ile hareket ederler. Önlerindeki de arkalarındakileri de O bilir. Bunlar O'nun rızasını kazanmış olanlardan başkasına şefaat da edemezler. Onlar Allah korkusuyla tir tir titreyen kullardır" (Enbiya: 21/36-38)
"Allah bir evlat edindi dediler. Yemin ederim ki çok çirkin bir söz söylediler. Onlar Allah'ın bir oğlu olduğunu iddia ettikleri zaman neredeyse gökler paramparça olacak, yer yarılacak, dağlar dağılıp dökülecekti. O Allah'a evlat edinmek asla yakıştırılamaz. Yerlerde ve göklerde her ne varsa hiç istisnasız O'na kul olarak yaratılmışlardır. Andolsun O bunları hem topluca hem de teker teker sayıp döküm etmiştir. Ve onların her biri tek tek, bir başına O'nun huzuruna gelecektir" (Meryem: 19/88-93)

"Ulûhiyet" izafe edilen (Kendisine "ilah" nazarıyla bakılan) ve Allah'ın oğlu olduğu iddia edilen İsa (a.s.) hakkında yüce Allah şöyle buyuruyor:
"O (İsa) bizim nimet vediğimiz, İsrailoğullarına bir ibret dersi alsınlar diye örnek yaptığımız kulumuzdan başka hiçbir şey değildir" (Zuhruf: 43/59)                    
İşte bundan ötürü Allah'ın Rasûlü şu sözleri söylemiştir:
"Hıristiyanların, Meryem oğlu İsa'yı uçurdukları gibi, siz de beni lüzumdan çok methederek uçurmayınız. Ben ancak bir kulum. Bana onun için sadece Allah'ın kulu ve Rasulu deyiniz" (Buhari, Enbiya: 48; Darimi, Rikak: 68; Ahmed: 1/23-24-47) )

Allah (c.c), Resûlünü (s.a.v) en yüce hali olan "Miraç" anında bile "kul" olarak vasıflandırıyor:
"O Subhan ki, kulunu geceleyin götürdü" (İsra: 17/1)
Vahiy'den bahsederken de yine kul deyimini kullandı:
"Kuluna vahyettiği şeyi vahyetti" (Necm: 53/10)

Dua, isteme hakkında da şöyle buyurdu:
"Şu gerçek vahyedilmiştir: Allah'ın kulu O'ndan istemeye kalktığında, neredeyse onlar (cinler) etrafında keçeler gibi dertop oluyorlardı" (Cin: 72/19)

Kur'an'ın doğruluğu hakkında Yüce Allah meydan okuyup diyor ki:
"Eğer kulumuza kısım kısım indirdiğimiz Kur'an'ın bizden geldiğinde şüpheniz varsa. O zaman onun içindeki surelere benzer bir tanecik sure getirin de görelim!" (Bakara: 2/23)

Başlangıçtan bu yana naklettiğimiz bütün Kur'an ayetlerinde kul ve kulluğun vasıflarından bahsedilmektedir.
Bütün bu ayetlerden anlaşılmaktadır ki, dinin tamamı itaatla kulluğun ifade ettiği mana içindedir.