www.musluman.biz

13 Mart 2012 Salı

İk i H i c r e t ( H a b e ş i s ta n v e M e d i n e 'y e H i c r e t)

İk i H i c r e t ( H a b e ş i s ta n v e M e d i n e 'y e H i c r e t)
Müslümanlar çoğalıp kâfirler onlardan korkmaya başlyınca  Hz. Peygamber'e ve müslümanlara yönelik  işkencele­ rinin   şiddetini   artırdılar.   Bunun   üzerine   Allah   Resûlü, müslümanların Habeşistan'a hicret etmelerine izin verdi ve şöyle  buyurdu:  "Ora da,  y a nında  insa nla ra  zulüm  edilme­ y en bir hükümda r va rr." On iki erkek ve dört kadın hicret etti. Aralarında Hz. Osman da vardı.
Hz. Peygamber'in kızı olan hanı Rukiyye de berabe­ rinde ilk hicret eden idi. slümanlar Habeşistan'da en iyi yerlerde  ikamet  ettiler.  Kureyş'in  slüman  olduğuna  dair


ilk oluş nisbîdir. Buna göre F â ti h a , bir bütün halinde indirilen ilk sûre­ dir. Bu, Hz. Peygamber'i aştırmak ve bundan sonra gelecek vahyi din­ lemek için bir hazırlıktır. Allah Elçisi'nin: "Kendisini g örmediğ im kişi­ den bir söz işittim." diyerek Varaka b. Nevfel'den bunun anlamını sor­ masına ilişkin rivâyet edilen sözü bu durumu desteklemektedir.
Daha  sonra  bu  duyduğu  zün  F â ti h a  olduğu  ortaya  çıkmıştır.  A la k resin(in ilk âyetlerin)e gelince, bunlar vahyin başlangıcında kendisine gelmiştir.  Cebrâîl, Hz. Peygamber'in  maneviyatını  kuvvetlendirmek  ve bildirilecek  vahiylere  hazırlamak  için  onu  kucaklamıştır.  M ü d d e s s i r resi de  ilk  vahyin kesilmesinden sonra veya tebliğle emredilmesi itbariyle ilk olur. Allah en iyi bilendir.
72    el­Hicr 15/94.



yalan  haber  kendilerine  ulaşınca  Mekke'ye  geri  döndüler. Durumun  öncekinden  daha  şiddetli  bir  hal  aldığı  haberi yolda onlara ulaşınca, bir kısmı geri döndü, diğer bir kısmı ise Mekke'ye girdi; Kureyş'in çok şiddetli eziyetiyle karşılaş­ tılar. Mekke'ye girenler arasında Abdullah b. Mes'ûd da var­ dı.
Daha  sonra  Hz.  Peygamber,  müslümanların  Habeşis­ tan'a ikinci kez hicret etmelerine izin verdi. Seksen üç erkek ve on sekiz kadından oluşan bir topluluk oraya hicret ettiler ve  Necâşî'nin  yanında  en  güzel  şekilde  ikamet  ettiler.  Bu durum           Kureyş'e        ulaşınca,            Necâşî'nin             nazarında müslümanları tuzağa düşürmek amacıyla derhal Amr b. el­ Âs  ve  Abdullah  b.  Zübeyr  el­Mahzûmî'yi  bir  heyet  ile  gön­ derdiler. Allah heveslerini kursaklarında koydu. Bunun üze­ rine  Resûlullah'a  eziyetleri  daha  arttı;  onu  ve  ailesini  Ebû Tâlib mahallesinde üç sene ­bir başka görüşe göre iki sene­ kuşatma  altına  aldılar/tecrit  ettiler.  Hz.  Peygamber bu  ku­ şatmadan çıkğında kırk dokuz ­bir başka görüşe göre kırk sekiz­ yaşındaydı.
Bundan birkaç ay sonra amcası Ebû Talib, ardından da eşi Hz. Hatice vefat etti. Kafirlerin eziyet ve kenceleri arta­ rak  devam  etti.  Bunun  üzerine  Allah'a  davet  etmek  üzere Zeyd b. rise ile birlikte Taif'e gitti. Orada günlerce kaldı. Davetine olumlu cevap vermedikleri gibi ona eziyet ettiler ve onu  beldelerinden  çıkardılar,  yol  kenarlarına  iki  sıra  olup onu taşladılar,73  topuklarını kana bulatlar. Hz. Peygamber,


73    Yani, her iki taraftan taş atmak in iki sıra oldular. Bu, eziyet bakımın­ dan en şiddetli ve alay bakımından da en açık olanıydı. Öyleyse  din ve vatan  uğrunda  mücadele  edenler  buna  alışsın;  hapse  atılma,  vatanın­ dan sürgün  edilme  ve dövülme gibi kendilerine  reva görülen  sıkıntılar müslümanlara  zor gelmesin. Zira  Allah ve  bağımsızlık  düşmanları,  Al­ lah'a davet edenleri her zaman engellerler, Allah'ı inkar, millet ve ülke­ lere egemen olma arzularının derecelerine göre onlara çeşitli eziyetler­ de bulunurlar.


oradan ayrılıp tekrar Mekke'ye geri döndü. Yolda Hıristiyan Addâs ile karşıltı ve Hz. Peygamber'e iman etti. Yine yolda iken  Nahle  denilen  yerde  Nusaybinlilerden  yedi  kişilik  bir cin  grubu  gönderildi  ve  Kur'an  dinlediler.  Yine  bu  yolda Allah "dağların meleği"ni gönderip, kendisine itaat etmesini ve şayet isterse Mekke'nin iki büyük dını kavminin üzeri­ ne geçireceğini yledi. O ise, "Ha y ır, a ksine onla ra za ma n tanınma sını  istiy orum.  Belki  Alla h,  onla rın  nesillerinden O'na hbir şey i ortak kma dan iba det edecek kiler y a ra ­ tır."74  demişti. Yolda iken şu duayı yapmıştı: "Allah'ım! Gü­ cümün zayıflığından ve çaresizliğimden Sana yakıyorum." Sonra Mut'ım b. Adiy'in himayesinde Mekke'ye girdi.
Daha  sonra  ruhu  ve  bedeniyle  Mescid­i  Ak 'ya  gece götürüldü.  Oradan  göklerin  ötesine bedeni  ve  ruhuyla yüce Allah'ın huzuruna çıkarıldı. Allah onunla konuştu ve ona beş vakit namazı farz kıldı. Bu durum bir kere oldu. Görüşlerin en doğrusu budur. Bu hâdisenin uykuda meydana geldiği de söylenmektedir.75   Hz.  Peygamber  Mekke'de  kaldığı  sürece kabileleri  Allah'a  davet  ediyor  ve  Rabbinin  elçiliğini  onlara tebl etmek  in  her  (hac)  mevsiminde  onlara  kendisini arzedip  barındırmalarını,  istini  yerine  getirmeleri  duru­ munda cennete gireceklerini söylüyordu. Fakat hiçbir kabile onun bu çağrısına olumlu cevap vermedi!!
Yüce  Allah,  dinini  açığa  çıkarmak,  va'dini  yerine  getir­ mek, peygamberine yardım etmek, kelimesini yüceltmek ve düşmanlarından  intikam  almak  isteyince  ­kendilerine  bir şeref bahşetmek istemiyl ensâ Hz. Peygamber'e gönder­ di. Onlardan altı kilik ­sekiz kişi oldukları da söylenmekte­


74    Buhârî, "Bed'ü'Halk", 7; Müslim, "Cihâd", 111.
75    Yüce Allah Kur'an'da şöyle buyurmaktadır: "Kulu (Muha mmed'i) g ece­
ley in,  mucizelerini  g östermek  üzere,  Mescid­i  Ha r a m'da n,  çevresini
ba rek kıldığ ımız Mescid­i Aksâ 'y a  g ötüren Alla h, her  tür  noksa n sıfa tta n uza ktır . Kuşkusuz, O, çok iy i işiten, çok iy i g örendir." [el­İsrâ
17/1]



dir­ bir  grubun  hac  mevsiminde Mina'da Aka be mevkiinde başlarını  tıraş  ederlerken  yanlarına  vardı  ve  oturdu;  onları Allah'a  davet  etti  ve  onlara  Kur'an  okudu.  Bunun  üzerine Allah ve  Elçisi'nin  davetini kabul  edip Medine'ye döndüler. Toplumlarını İslâm'a davet ettiler ve İslâm aralarında yayıl­ dı.  Resûlullah'dan  bahsedilmeyen hiçbir  ensâr  evi kalmadı. Medine'de  içinde  Kur'an  okunan  ilk  mescid  Züreykulları mescididir.
Ertesi sene aralarında önceki altı kişiden beşinin de blunduğu on iki erkekten oluşan bir ensâr topluluğu Mekke'­ ye gelip Akabe'de Hz. Peygamber'e kadınlarla da biat etmek üzere biat ettiler; sonra Medine'ye geri döndüler. Bir sonraki yıl yetm üç erkek ve iki kadın ­son Akabe ehli olarak­ Hz. Peygamber'e   gelip  kadınlarını,  çocukları   ve  kendilerini korudukları  gibi  onu  da  koruyacaklarına  dair  biat  ettiler. Bunun  üzerine  Hz.  Muhammed  ve  ashabı  onların  yanına hicret ettiler. Allah Resûlü onlardan on  iki  temsilci (nakîb) seçti. Ashabının Medine'ye hicretine izin verdi. Bunun üze­ rine   birbirini   takiben   topluluklar   halinde   yola   çıklar. Ensârın evinde konuk oldular, muhacirleri evlerinde barın­ dırdılar, onlara ikramda bulundular ve böylece İslâm Medi­ ne'de yayıldı.
Sonra Allah, Elçisi'ne hicret izni verdi. Hz. Muhammed Rebîülevvel ayının ­bir görüşe göre bu ay Safer idi ­ bir pa­ zartesi  gü Mekke'den  yola  çıktı.  Resûlullah  o  zaman  elli üç  yaşında  idi.  Beraberinde  Hz.  Ebû  Bekir  ve  onun  kölesi Âmir b. Füheyre de vardı. Kılavuzları Abdullah b. Uraykıt el­ Leysî idi. Hz. Peygamber ve Hz. Ebû Bekir76  Sevr mağarası­ na  girip  orada  üç  gün  kaldılar.  Sonra  sahil  yolunu tutular. Medine'ye ulaşınca ­o gün Rebîülevvel ayının on ikinci gece­

76    Allah  Teâ  şöyle  buyurmaktadır:  "Ona  y a rdım  etmey ecek  olursa nız, (bilin ki), Alla h ­inka r  edenler, onu (Mekke'den) çıka rdıkla rında , ma ­ ğ a ra da  buluna n  iki  kişiden  biri  ola ra k­  ona  y a rdım  etmişti.  Ha ni  o, a rka da şına : Üzülme; zira Alla h bizimledir.' diy ordu." [et­Tövbe 9/40]



si olan Pazartesi idi­, Medine'nin üst taraflarında Kuba deni­ len  yerde  Amr  b.  Avfulları'nın  konuğu  oldu.  ­Bir  görüşe göre Gülsüm b. el­Herem'in, bir diğer görüşe göre ise Sa'd b. Hayseme'nin konuğu olduğu söylense de­ birinci görüş daha meşhurdur. Hz. Peygamber, Amr b. Avfoğulları'nın yanında on dört gün kal ve K u b a M e s c i d i 'ni inşa etti.
Sonra  cuma gü yola koyuldu.  Cuma  vaktinde Sâlim­ oğulları'nın   bulunduğu   yere   vardı.   Beraberinde   bulunan yaklaşık yüz slümana cuma namazı kıldırdı, sonra deve­ sine  binip  yola  koyuldu.  İnsanlar  kendilerinin  yanında  ko­ nuk  olması  için  onunla  konuşmaya  ve  devesinin  yularını tutmaya  başladılar.  Bunun  üzerine  o  şöyle diyordu:  "Deve­ nin yolunu açın! Zira o nerede duracına dair gerekli emri almıştır."  Deve  bugünkü  M e s c i d ­i  N e be v î 'nin  bulunduğu yerin  yakınına  çöktü.  ­Burası  Neccârulları'ndan  Sehl  ve Süheyl  adında  iki  çocuğun  hurma  kuruttukları  bir  yerdi.­ Allah  Resûlü  deveden  inip  Ebû  Eyyub  el­Ensârî'nin  evine konuk oldu. Daha sonra hurma kurutulan bu yerde arkadaş­ larıyla beraber hurma dalları ve kerpiçten kendi eliyle mes­ cidini  ( M e s c id ­i  N e be v î 'yi)   inşa  etti.  Sonra  da  mescidin yanına kendisinin ve hanımlarının odalarını yaptı. Kendisi­ ninkine en yakın olanı Hz. Aişe'nin odası idi. Ebû Eyyub'un evinde yedi ay kaldıktan sonra kendi evine taşındı.
Habeşistan'daki  arkadaşlarına  Hz.  Muhammed'in  Me­ dine'ye  hicret  ettiği  haberi  ulaşınca,  onlardan  otuz  üç  kişi geri      döndü.      İçlerinden      yedisi      Mekke'de     alıkonul­ du/hapsedildi.  Diğerleri  Medine'de  Allah  Resûlü'ne  ultı­ lar.