www.musluman.biz

13 Mart 2012 Salı

"Bir kimse hükümdara yakın olan kimselerin, hükümdar ile halkı arasında vasıta oluşu gibi, din ve ilim adamlarını veya şeyhleri Allah (c.c) ile kulları arasında bir vasıta olarak görürse, böyle itikad ederse


"Bir kimse hükümdara yakın olan kimselerin, hükümdar ile halkı arasında vasıta oluşu gibi, din ve ilim adamlarını veya şeyhleri Allah (c.c) ile kulları arasında bir vasıta olarak görürse, böyle itikad ederse

Şöyle ki; kulların ihtiyaçlarını Allah (c.c)'a onlar sunuyor ve Allah (c.c) ancak kullarına onların vasıtasıyla hidayet ediyor ve rızık veriyor...
Halk onlardan, onlar da Allah (c.c)'tan istiyorlar.Tıpkı, hükümdar nezdindeki vasıtaların hükümdara halktan daha yakın oldukları için, halkın taleplerini bizzat melikten istememek için, edeben onlardan istemeleri gibi.
Yahut da, vasıtalar hükümdara ihtiyaç sahibinden daha yakın olduğu için, vasıtalardan istek ve talepte bulunmayı daha faydalı buluyor. (Elbette ki halk isteklerini doğrudan doğruya hükümdardan istememek için, onun yakınlarını araya koyar.
İşte her kim bu şekil üzere, Allah (c.c)'la kulları arasında vasıtaların varlığını kabul ve itikat ederse, o kimse kâfir ve müşrik olur.
Böyle bir kimsenin Şer'an tevbe etmesini istemek vacib olur. Tevbe ederlerse kurtulur, etmezlerse katledilirler. Çünkü; bu teşbihçiler, Hâlık'ı mahlûka, Allah (c.c)'ı insanlara benzetmiş ve böylelikle Allah (c.c)'a şirk koşmuş olurlar.
Kur'an-ı Kerim'de bunları reddeden ayetler, bu risaleye sığmayacak kadar çoktur.

(Meselâ şöyle olmaktadır:
Halk, kralın yakınlarından neden şefaat istemektedir? Şunun için...
Kral veya hükümdar, halkın ne istediklerini topyekün bilemeyecektir elbette...
Onun yanındaki memurlar ve hususi yakınları, halkla, kendisinden daha fazla içli dışlıdırlar. Yani, makam olarak halka daha yakındırlar. Halk hükümdarı ulaşılamıyacak kadar büyük kabul ettiği için, bu vasıtaları araya koymak zorunda kalırlar. Çünkü, kendileri bildirmedikçe, kral durumlarını bilememektedir. İşte burası mühim bir noktadır. Allah (c.c)'ı da (hâşâ) bir kral gibi bilgisiz kabul etmiş olmak ne büyük bir şirktir. Allah (c.c) herşeyi gören, işiten ve vasıtasız olarak bilen kudrettir. Onun için kulunun durumunu aracılardan daha iyi bilmektedir. Aksini kabul ve iddia etmek Allah (c.c)'a (hâşâ) eksiklik izafe etmek olur ki, işte bu yukarıda da belirtildiği gibi en büyük şirk olur.)