www.musluman.biz

10 Mart 2012 Cumartesi

İSLAMDA İLİM Ve EĞİTİM

Huseyin Ebu Emre - Harun Yildirim - ahlak ve imani dersler

İSLAMDA İLİM Ve EĞİTİM

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile
Muhterem müslümanlar!. İlim ve eğitim İslam'da üstün bir makam Yüce Allah’ın talep edilmesini emrettiği önemli birer mevki, insanlığın devamını ve ilerlemesini sağlayan itici bir kuvvettir. İlim ve eğitim islam nizamlarının maliye ve bütçelerinde önemli bir yer teşkil etmektedir. Çünkü ilim ve eğitimle değerler yükselir, insanlık bağları güçlenir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:  (Allah sizden iman edenleri ve kendilerine ilim verilenleri dereceler ile yükseltir) (58/el-Mücadele/11). Nebi sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle buyurur: "Kim ilim aramak üzere bir yola koyulursa Allah da buna karşılık, ona cennete giden yolu kolaylaştırır" Bu hadisi, Müslim rivayet eder.
İlim ve bilgiye davet herkese yöneliktir ve hayatın tüm alanlarını, fertlerin ve toplumların ıslahını sağlayan bütün halleri kapsar. Hadis-i Şerif'te "İlim talebi her müslüman üzerine farzdır" buyurulmaktadır. Bu hadisi İbni Mâce rivayet eder. Böylece her müslümana ilim, bunun sonucu olarak da ilerleme sanki dinin farz olan namaz, oruç gibi zorunlu kılınmış, cahilliği tabu haline getirenlerde zemmedilmişlerdir.
Her millet, kendi toplumuna sağlamış olduğu eğitimle bir takım gayelere ve menfaatlere ulaşmayı hedefler. Bu verilen eğitimin ardından toplumlarına yönelik gelişme ve güçlenme planları yaparlar. Bu nedenle milletler, eğitimden elde etmek istedikleri gayeleri, toplumsal terbiye ile yoğururlar. Ulaşmak istedikleri hedefleri ilmi çalışmalar ve terbiye metodları ile gerçekleştirmeye çalışırlar. Bunların en belirgini de, yeni nesli terbiye ruhu ve anlayışı içerisinde eritip şekillendirmektir. Eğitim uzmanlarından birine bir milletin geleceği sorulur. Şöyle der: "Bana eğitim programlarını verin, size geleceğini söyleyeyim". Öyle değilmidir? Üzerlerine eğitim metotları tatbik edilen çocuklar ve gençler almış oldukları eğitim ile geleceğin yöneticileri askerleri olmayacaklarmıdır?
Bütün çeşitleriyle eğitim ve her türlü şekliyle terbiye; milletlerin, ilkelerine ve değerlerine inanan nesilleri inşa etmekte kullandıkları en büyük araçtır. Bu ikisi, bütün bir toplumun eğitim ve terbiye anlayışıyla yürümesinin tek yoludur. 
İslam'ın nazarında ilim, Allah'ın izniyle milletleri yücelten; üstün değerler ve faziletler, dürüstlük ve saadet, gelişme ve kurtuluş açılarından yüksek mertebelere çıkaran bir araçtır. İslam'da ilmin yüce amaçları ve seçkin hedefleri vardır. Bu hedefler sayesinde fertlerin mutluluğunu ve toplumların selametini; dünya ve ahirette kurtuluşu garanti altına alınır. 
Mensubu olduğumuz Muhammed ümmeti bir inanç ümmetidir. Üstün bir inanç ve rabbani bir metod üzerine bina edilmiştir. Muhammed ümmetinden, Allah'ın şeriatını bu hayatta, her alanda ve zamanda hakim kılması istenir. İşte bu gerçekleştiği zaman eğitim, bu sağlam inanca iman eden ve Risalet-i Muhammediyye'nin, nübüvvet nurunun taşıdığı doğru inançlı  nesiller inşa etmek için bir araç olur. 
 Peygamber efendimizin kendisi aslen okuması yazması olmayan ümmi bir insandır. Böyle bir insanın öylesine büyük bir medeniyeti kurabilmesi ancak vahyin kendisine ulaşması, ümmetini ilme teşvik etmesi sayesinde olmuştur. Dinimiz kendisine sıkı sıkıya sarılmış olanların Yüce Allah’ın kendi katından bir ilimle kendilerine bilmediklerini öğreteceğini bildirmektedir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Allah’tan hakkı ile korkun ki oda size bilmediklerinizi öğretsin”  bundan dolayıdır ki islamın nuru ile yoğrulmuş olan büyük alimlerimiz kimsenin aklına gelemeyecek buluşların yapılmasını Allah’ın izni ile başarmışlardır.
Şüphesiz İslam eğitime teşvik etmekte ve terbiyenin üzerinde önemle durmaktadır. Eğitimin, insanların kalbinde yaratıcılarına karşı doğru anlayışların yerleşmesini garanti altına alan bir temel kural olarak görülmesini sağlar. Bu aynı zamanda bu anlayışın sonucu ortaya çıkan davranışların, insanoğlunun saadetini ve kurtuluşunu sağlayacak yönelişlerin kontrol altına alınmasının da garantisidir. (Kulları içinden ancak alimler, Allah'dan (gereğince) korkar.) (35/Fâtır/28)
İslam eğitime, Allah azze ve celle'nin metoduna tam olarak bağlanma çerçevesinde ve şeriatın belirlediği kabul ve red ölçülerine uygun olarak, hayatının bütün yönlerinde doğru ve dürüst olan bir toplumu bina etme aracı gözüyle bakar. Bu; hayatın, Allah Teâlâ'nın peygamberi Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'e seslendiği şu kavlinde olduğu gibi uygulamalı bir şekil alması içindir: (De ki: Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi Âlemlerin Rabbi Allah içindir. O'nun ortağı yoktur..) (6/el-En'âm/162-163)
İslam'da terbiye ve eğitim, Allah'ın izniyle, düşünce ve inançta yaratıcısına boyun eğen; kültürde, anlayışta ve yaşayışta kalbi ve bedeniyle dinine tâbi olan; imanın gerçeklerini ve İslam'ın kurallarını doğru bir şekilde anlayan nesiller yetiştirmek hedefiyle yola çıkar. Eğitim ve terbiye ile yeni yetişen nesillerin kalplerine, görüşleri ve ilkeleri onunla şekillensin; düşünceleri, dinleri ve dünyaları için faydalı her şeye yönelişleri onun ölçüsünce olsun diye bu din ile gurur duyma şuuru yerleştirilir.
İslam'da eğitim ve terbiye, yüce değerlerin ve üstün örneklerin yeni yetişen nesillerin akıllarında derin bir etki bırakması için bir vesiledir. Bu şekilde bütün hayatlarında, davranış metodu ve çalışma üsluplarında onları örnek olarak benimserler. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: "Şüphesiz ben, ancak güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim" (Hakim müstedrekinde rivayet etmiştir) 
İslam kardeşleri! Dinimiz; fertleri ve toplumları her türlü iyilik ve faydalı şeylerle donatan; yeryüzünün, Allah azze ve celle'nin iradesine uygun bir şekilde imarını sağlayan bilgileri ve ilimleri edinmeye teşvik etmektedir. (O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, kendi katından (bir lütuf olarak) size boyun eğdirmiştir) (45/el-Câsiye/13) Her türlü yapıcı çalışmaya sağlıklı bir şekilde yönelten ve anlayışların sağlamlaşmasını sağlayan diğer ilimler ise dini ve dünyası için çalışan, ümmetinin ve toplumunun gelişmesine katkıda bulunan, mü'min bir neslin inşaası bu dinin  isteklerinden biridir. Bu nesil Allah'ın izniyle İslam Ümmetine izzeti ve üstünlüğü, yüceliği ve mutluluğu getirecek bir hayat biçimine uygun olarak gelişme ve ilerleme basamaklarında yükselir. "Kuvvetli mü'min zayıf mü'minden daha hayırlıdır ve her birinde hayır vardır". Elbetteki bu islamın kişinin şahsiyetinde, bedensel ve akılsal yapısında güçlü ve kuvvetli, sağlıklı ve dengeli olmasına sebebiyet verecek hükümleride beraberinde getirmesini sağlar. 
Ey Müslüman! Çocuğunun eğitiminden kasıt, bu ulvi hedeflere ulaşmak olsun. Bu kutsal hedefleri gözlerinin önünde bulundur ki çocuğun hem sana hem topluma faydalı bir nefer olsun. Toplumun  yeni yetişen nesillerinde bu hedefleri gerçekleştirmek her kesin tek arzusu ve uğraşısı olması gerekmektedir. Öncelikle İslama, ikinci olarak da ümmete faydalı bir nesil yetişmesi dinen ve ahlakan zaruret olan bir durumdur. En üstün gayretinizi İslam dinine ve İslam peygamberi Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'e samimi bir bağlılık ve gerçek bir sevgiyi kalplere yerleştirecek bir eğitim için sarfedin. Bu dinin, nebilerin ve rasüllerin efendisi Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in davetinin doğru gerçeklerini ortaya koymak için çabalayın. Yeni yetişen nesli, İslam ahlakına ve âdâbına sarılmaya; okulda, evde, caddede ve çarşıda, hayatın bütün alanlarında yüce ve üstün değerlere uymaya yönlendirin. Bütün bunlar omuzlarınıza yüklenen bir sorumluluk ve ümmetinize karşı bir görevdir. "Hepiniz birer çobansınız ve hepiniz emri altındakilerden sorumlusunuz"
Muhterem müslümanlar! İslam düşmanları; çıkarlarına hizmet edecek, anlayışlarını taşıyan, âdetlerini ve davranış biçimlerini devam ettiren, kendilerine bağlı nesiller yetiştirecek bir eğitim politikası oluşturmayı öncelikli görevleri arasına koyuyorlar. (Sizin de kendi inkar ettikleri gibi inkar etmenizi istediler ki onlarla eşit olasınız.) (4/en-Nisâ/89)
Müslümanların düşmanları mümkün olan her yolla ve araçla onlara ve dinlerine zarar vermek için planlar yapıyorlar. Kullandıkları araçlardan en büyüğü de müslümanların ülkelerinde bu dine bağlılığı ortadan kaldırmayı, sahih islami anlayışları ve değerli adetleri kökünden söküp atmayı hedefleyen eğitim metotları ve programları icad etmektir. Bütün bunları laik düşünceleri ve dini kuralları hiçe sayma, toplumsal ahlakı küçümseme üzerine bina edilmiş bir terbiye anlayışını besleyerek gerçekleştirmeye çalışırlar. Özetle bunlar; dini inançların kaybolması, dini adâbın öldürülüp farklılığın ortadan kaldırılması sonucunu sinesinde gizleyen son derece büyük zararlara ve tehlikelere yol açmaktadır.
Allah'dan korkun ey Allah'ın kulları!. Ve dininizin metoduna sımsıkı sarılın. Dininizin hedeflerini ve maksatlarını gerçekleştirmeye gayret edin ki, toplumsal ve ruhsal çarpıklıklarımız düzelsin, nefisler arınsın ve hayat mutlulukla dolsun.
Çaba sarfedilecek ve vakit tüketilecek en hayırlı şey, Allah azze ve celle'nin Kitabı'na yönelmektir. O'nu öğrenmek, öğretmek, düşünmek ve anlamaktır. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: "Sizin en hayırlınız, Kur'an'ı öğrenen ve O'nu öğretendir"
Çocuklarınızı bu Yüce Kitab'ı öğrenmeye, ezberlemeye ve O'na değer vermeye yönlendirin. Özellikle, Allah'ın ihsanı ve keremiyle bağışladığı fırsatları değerlendirin. Bu size, güzel bir son ve mutlu bir sonuç olarak geri dönecektir. Ölüm hak olduğuna göre süzden sonra arkanızdan lanet edecek bir gelecek istemiyorsanız bu konuda biraz daha dikkatli davranmanız gerekir. Bizlerin atalarımızın bıraktığı şanlı tarihle övünmesi onların dini yaşayan insanlar olmaları sonucu değilmidir? Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: "Şüphesiz ki Allah bu Kitap ile bir takım insanları yüceltir ve başkalarını da alçaltır"
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hadislerini; temiz yaşantısını ve üstün ahlakını, yüce şemailini yeni yetişen nesle öğretmek sürekli gayretiniz olsun. Bu yüce değerler ve üstün olgular olmadan gerçekleşen bir terbiyede hayır yoktur. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: "Allah kimin hayrını dilerse onu dinde fakih (bilgi ve anlayış sahibi) kılar"
Toplumların ilimsel olarak ilerlemeleri ancak sağlam bir dinsel inanca bağlandıklarında olabilir. Bunun islam dininde çok fazla bir şekilde örnekleri vardır. Tarihin kendisi haddi zatı ile zaten buna şehadet etmektedir. Amerikayı şu andaki güçlü konuma getirenler, Avrupadan inançları yüzünden kaçıp Amerikada koloniler kuran protestanlardır. Protestanlık bir çok noktada islamdan etkilenmiş, Onun bazı saf görüşlerini kabul etmiştir. Bundan ötürü katolikler onları dışlamış hatta bir çoğunu öldürmüşlerdir. İki Dünya savaşına birden giren Almanya kilisenin halkı toparlaması onları bir araya getirmesi devlete yardım etmeye çağırması yüzünden bu günkü teknolojik ve ekonomik durumuna gelmiştir. Japonya halkının sağlam bağlılık inançları dini samimiyetleri, çalışkanlıkları yüzünden günümüzde ki en güçlü ülkelerden biri haline gelmiştir. Rusya samimi hrıstiyanların ve müslümanların kominist bir rejim kurmayı planlayan stalin ve yandaşları insanların dini duygularından faydalanmış, onları kandırmış, böyleliklede büyük ve güçlü devletini başlangıçta bu şekilde kurmuşlardır. Lakin dinsizlik üzere kurulan devletleri çokda uzun sürmemiş ve yıkılmıştır. İngiltere ingiliz kıralı ya da kıraliçesi dini liderde sayılmaktadır. Dolayısı ile yapacağı her işte kilisenin iznini almak zorundadır.
Buna göre din batıl da olsa, içindeki batıl ve yanlış tarafları düzeltildiği anda o dine bağlılık ilerlemeyi getirir. Öyle ise  hak olan, gerçek din olan, ilim öğrenmeyi teşvik eden islam dinine gerçek bir manada bağlanıldığında nasıl bir ilmi seviyeye ulaşılacağını bir düşünmek gerekir. Günümüzdeki bütün buluşların köken olarak islam alimleri tarafından keşfedildiğini tarih açık ve seçik ortaya koymaktadır. Öyle değilmidir? İlk uçan, ilk mikrobu bulan, ilk göz amaliyatını yapan, ilk uranyumu bulan, ilk...... daha böyle nice ilkleri saymak mümkümdür. Çünkü bu onların islam terbiyesi ile yetişmiş, islamın ulvi düşüncesi ile yoğrulmuş, kanına, kemiğine kadar islam işlemiş insanlar olmalarından dolayı idi. Günümüzde ise islam dolayısı ile Onun terbiyesi eğitimden soyutlandığı, Avrupai bir eğitim anlayışı benimsendiği için bizim toplumumuzun nereye, nasıl ulaşacağı merak edilmesi gereken bir konudur. Kız ve erkek çocukların, gençlerin bir arada okuduğu bir eğitim bize ne kadar ahlaklı bir gelecek verecektir? Bunu bir düşünmek lazım. İslama bağlılığı, dini yaşamayı öğrencilere çağlar öncesinden kalma, ilkel gelişmelerden yoksun, bayağı insanlar gibi göstermeye çalışan bu eğitim metodlarının yürürlüğe koyanlar acaba bilmezlermi ki bu eğitim metodlarından artık Avrupa bile vaz geçmeye başlamış, eğitimin kalitesinin düştüğünün farkına varmışlardır. Bunun göstergesi ise Almanyada artık bazı okulları kız ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı okullara gitmeleri, okullarda dine dayalı eğitime ağırlık vermeleridir. Ama buda bizim şu an Avrupanın elinde bulunan teknolojik yenilikleri almamamız manasınada gelmez. Çünkü Peygamber  efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem): “Hikmet (ilim) müslümanın yitik malıdır nerde bulursa alır” diye buyurmamışmıdır? Öyle ise hepimiz dinimize toptan sarılalım ve Onun çizdiği doğrultuda hareket edelim. Allah hepimize mağfiret etsin.