www.musluman.biz

10 Mart 2012 Cumartesi

Bedenleri Yakıldıktan Sonra, Kâfirlerin Ruhları Geri Nasıl Döner?

Huseyin Ebu Emre - Harun Yildirim - ahlak ve imani dersler

Bedenleri Yakıldıktan Sonra, Kâfirlerin Ruhları Geri Nasıl Döner?

Soru:

Bedenleri yakıldıktan sonra, kâfirlerin ruhları geri nasıl döner?

Cevap:

Hamd, Allah’a mahsustur.

Allah’ın, her şeyi yapmaya gücü yeten olduğuna inanmak imandır. Yeryüzünde ve gökyüzünde hiçbir şey O’nu aciz bırakamaz. Kabirlerde olanı Allah diriltir. Allah Azze ve Celle, insanları, hiç yoktan yarattığı gibi, dilediği şekilde ve dilediği zamanda, onların suretleri ne olursa olsun, onlar hangi şekilde olurlarsa olsunlar ve onların mekânlarının çeşitliliğiyle onları tekrar diriltir. Allah’a olan iman, ancak bununla tamamlanır.

Şeyhul-İslam İbnu Teymiyye -Allah ona rahmet etsin- şöyle dedi:

“Müslümanlar ve diğer milletlerin ehli, Allah’ın her şeye kâdir olduğunu ve Allah’ın her şeye gücü yeten olduğu meselesinde ittifak etmişlerdir. Tıpkı, Kurân’ın bir çok yerinde bundan bahsettiği gibi.”

[Mecmû’ul-Fetâvâ: 8/7]

O yine şöyle dedi:

“Allah, her şeyi yaratmıştır. O, her şeye kâdirdir. Her kim, amellerden bir şeyi, O’nun kudretinden ve dilemesinden dışarı çıkarırsa, muhakkak ki Allah’ın isimlerinde ve sıfatlarında doğru yoldan sapmıştır.

[Mecmû’ul-Fetâvâ: 11/354]

Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:

(وَضَرَبَ لَنَا مَثَلًا وَنَسِيَ خَلْقَهُ قَالَ مَنْ يُحْيِي الْعِظَامَ وَهِيَ رَمِيمٌ * قُلْ يُحْيِيهَا الَّذِي أَنْشَأَهَا أَوَّلَ مَرَّةٍ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ عَلِيمٌ)

«Kendi yaratılışını unutup bize misal veriyor ve diyor ki: "Çürümüş olduğu halde bu kemikleri kim diriltecek"? (Ey Muhammed!) De ki "Onları ilk defa yoktan varedip yaratan, diriltir. O. bütün yaratmayı hakkıyla bilendir."» (Yasin: 78-79)   

Sa’di şöyle dedi:

“Bu, şüphe ve misal yönüdür. Bu iş, bir insan gücünün yerine getirebilmesinden oldukça uzaktır. İnsandan sudur eden bu sözler, ondan kaynaklanan ğaflet ve ilk yaratılışını unutmadır. Zikredilmiş bir şey olmadan sonra yaratılışını anlasaydı, ayan beyan bulunurdu ve bu misali de vermezdi.

Allah Azze ve Celle bu uzaklığa yeterli bir cevap ile cevap vermiştir. Şöyle buyurmuştur Allah Azze ve Celle: «(Ey Muhammed!) De ki: "Onları ilk defa yoktan varedip yaratan diriltir."» Bu, onun mücerred tasavvurudur. Kendisinde hiçbir şüphe olmadan yakînî bir ilimle bilmektedir ki, onu ilk defa yaratan, onu ikinci defa yaratmaya muktedirdir. Şayet tasavvur eden bunu tasavvur etse, bu kendisine daha kolaydır.”

[Tefsîrus-Sa’di:699-700 s.]

Buhari (3481) ve Muslim’in (2756) rivayet ettikleri ve lafzı Muslim’in olan, Ebu Hureyre’nin -Allah ondan razı olsun- Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellemden rivayet ettiği hadiste Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

(قَالَ رَجُلٌ لَمْ يَعْمَلْ حَسَنَةً قَطُّ لِأَهْلِهِ : إِذَا مَاتَ فَحَرِّقُوهُ ثُمَّ اذْرُوا نِصْفَهُ فِي الْبَرِّ وَنِصْفَهُ فِي الْبَحْرِ ، فَوَ اللَّهِ لَئِنْ قَدَرَ اللَّهُ عَلَيْهِ لَيُعَذِّبَنَّهُ عَذَابًا لَا يُعَذِّبُهُ أَحَدًا مِنْ الْعَالَمِينَ . فَلَمَّا مَاتَ الرَّجُلُ فَعَلُوا مَا أَمَرَهُمْ ، فَأَمَرَ اللَّهُ الْبَرَّ فَجَمَعَ مَا فِيهِ ، وَأَمَرَ الْبَحْرَ فَجَمَعَ مَا فِيهِ ثُمَّ قَالَ : لِمَ فَعَلْتَ هَذَا ؟ قَالَ : مِنْ خَشْيَتِكَ يَا رَبِّ وَأَنْتَ أَعْلَمُ . فَغَفَرَ اللَّهُ لَهُ) .

"Ömrü boyunca hiçbir iyilik yapmamış birisi, ailesine, kendisi öldüğünde cesedini yakmalarını, sonra küllerinin yarısını karaya, yarısını da denize savurmalarını vasiyet etmiş ve: Vallahi, şayet onu bir araya getirmeye gücü yeterse, ona, âlemde hiç kimseye azab etmediği gibi azab eder, dedi. Adam öldüğünde ailesi onun kendilerine emrettiği şeyi yaptılar. Allah Azze ve Celle yeryüzüne emretti de onda olanı bir araya getirdi. Denize de emretti ve onda olanı bir araya getirdi. Sonra da şöyle buyurdu: Bunu neden yaptın? O da şöyle dedi: Sen çok iyi biliyorsun ki Rabbim, bunu senin korkundan dolayı yaptım. Bunun üzerine Allah Azze ve Celle onu bağışladı."

Buhari’de gelen rivayette ise şu lafız vardır: "Ben öldüğümde cesedimi yakın, sonra yanmış bedenimi öğütün, sonra da küllerimi rüzgâra bırakın."

Şeyhul-İslam İbnu Teymiyye -Allah ona rahmet etsin- şöyle dedi:

“bu adamda, yakılıp külleri savrulduktan sonra, ölümün tekrar döndürülmeyeceğine ve böyle yaptığında diriltilmeyeceğine dair, Ademoğlunun tekrar iade edilmesinde Allah Azze ve Celle’nin kudreti ile alakalı cehalet ve şüphe vardır. Bunda da iki yüce asıl vardır:

Birincisi: Allah Azze ve Celle ile alakalıdır ki, o, Allah’ın her şeye kâdir olduğuna imandır.

İkincisi: Âhiret günü ile alakalıdır. O ise, Allah Azze ve Celle’nin bu ölüyü tekrar eski haline getireceğine ve amellerinin karşılığını vereceğine iman etmektir.”

[Mecmû’ul-Fetâvâ: 12/491]

Her ne zaman ki bir kul, Allah Azze ve Celle’nin her şeye kâdir olduğunu bilirse, gökyüzünde ve yeryüzünde onu hiçbir şey aciz bırakamaz. Muhakkak ki Allah Azze ve Celle, bir şeyin olmasını dilediğinde “ol” der, o da oluverir. Muhakkak ki Allah Azze ve Celle yaratılan her şeyi yoktan yaratmıştır. Aklını ve fikrini, kendisine faydası olmayan şeyleri araştırmak için zorlamaksızın, hangi surette olursa olsun, imanı olan bir kimse, yeniden dirilmeden uzak durmaz. Buna şahid olarak da kendi nefsine, nasıl yaratıldığına bakması ona delil olarak yeterlidir. Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:

(وَفِي الْأَرْضِ آيَاتٌ لِلْمُوقِنِينَ * وَفِي أَنفُسِكُمْ أَفَلَا تُبْصِرُونَ)

«Yeryüzünde ve kendi nefislerinizde mü'minler için nice deliller vardır, hiç görmüyor musunuz?» (Zâriyât: 56)

Allah Azze ve Celle kulu Zekeriya için şöyle buyurdu:

(يَا زَكَرِيَّا إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَامٍ اسْمُهُ يَحْيَى لَمْ نَجْعَلْ لَهُ مِنْ قَبْلُ سَمِيًّا * قَالَ رَبِّ أَنَّى يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا وَقَدْ بَلَغْتُ مِنَ الْكِبَرِ عِتِيًّا * قَالَ كَذَلِكَ قَالَ رَبُّكَ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَقَدْ خَلَقْتُكَ مِنْ قَبْلُ وَلَمْ تَكُ شَيْئًا )

«(Rabbı da ona buyurmuştu ki:) "Ey Zekeriyya! Biz sana, ismi Yahya olan bir oğlanı müjdeleriz. Daha önce hiç kimseyi bu isme ortak kılmamıştık. Zekeriyya ise şöyle demişti: "Rabbım! Karım kısır olduğu ve ben de ihtiyarlığın sonuna vardığım halde, benim nereden çocuğum olacak?" Allah da buyurmuştu ki: "Rabbın böyle buyurdu: Bu bana kolaydır. Nitekim daha önce de sen hiçbir şey değilken seni yaratmıştım."» (Meryem: 7-9)

Bu çocuğun, kısır bir anneden ve yaşlı bir babadan yaratılması, babanın yoktan yaratılmasından daha şaşırtıcı değildir.
[Tefsirut-Taberi: 18/151]

Allah Azze ve Celle, Meryem hakkında da şöyle buyurdu:

 (قَالَتْ رَبِّ أَنَّى يَكُونُ لِي وَلَدٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِي بَشَرٌ قَالَ كَذَلِكِ اللَّهُ يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ إِذَا قَضَى أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ)

«Meryem de demişti ki;  "Rabbım!  Hiçbir  beşer eli  bana  dokunmamışken, nereden benim oğlum olacak?" Allah da şöyle buyurmuştu: "Allah dilediğini böyle yaratır. Bir şeyin olmasını murad ettiği zaman, ona sadece, ol, der; o da hemen olur."» (Âli İmran: 47)

Yine şöyle buyurdu Allah Azze ve Celle:

(إِنَّ مَثَلَ عِيسَى عِنْدَ اللَّهِ كَمَثَلِ آَدَمَ خَلَقَهُ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ قَالَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ)

«İsa'nın durumu, Allah katında, Âdem'in durumu gibidir. Âdem'i de topraktan yaratmış, sonra ona "ol" demiştir; o da hemen oluvermiştir.» (Âli İmran: 59)

Sonra, gözlerini önündeki bu gökler ve yeryüzü; sayılarını ancak Allah’ın bildiği, yarattıklarından hiçbirinin gücünün yetmediği bu ikisi arasındaki yıldız ve gök cisimleri, insanların yaratılmasından çok daha büyüktür. Gökleri ve yeri, bütün azameti ve genişliği ile beraber yaratanın, insanı yeniden yaratması daha evladır. Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:

(لَخَلْقُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ أَكْبَرُ مِنْ خَلْقِ النَّاسِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ)

«Göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyük bir iştir. Fakat insanların çoğu bilmez.» (Mumin: 57)

Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:

(أَوَ لَيْسَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِقَادِرٍ عَلَى أَنْ يَخْلُقَ مِثْلَهُمْ بَلَى وَهُوَ الْخَلَّاقُ الْعَلِيمُ * إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ )

 «Gökleri ye yeri yaratan Allah, onların benzerini yaratmaya kâdir olmaz mı? Elbette olur; O, her şeyi hakkıyla bilen yaratıcıdır. Bir şeyin olmasını istediği zaman, O'nun işi, ona "ol" demekten ibarettir; o da hemen olur.» (Yasin: 82-82)

Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:

(وَهُوَ الَّذِي يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ وَهُوَ أَهْوَنُ عَلَيْهِ )

«Mahlûkatı ilk defa yaratan, ölümünden sonra onu tekrar varedecek olan O'dur. Bu, O'na daha kolaydır.» (Rûm: 27)

Mucâhid -Allah ondan razı olsun- şöyle dedi:
Onu tekrar yaratması, onu ilk defa yaratmasından daha kolaydır. Bunu İkrime ve başkası da söylemiştir.

[Tefsiru İbni Kesir: 6/311]

Buhari’nin (4974) Ebu Hureyre’den rivayet ettiği hadiste Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

(قَالَ اللَّهُ : كَذَّبَنِي ابْنُ آدَمَ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ ذَلِكَ , وَشَتَمَنِي وَلَمْ يَكُنْ لَهُ ذَلِكَ . فَأَمَّا تَكْذِيبُهُ إِيَّايَ فَقَوْلُهُ: لَنْ يُعِيدَنِي كَمَا بَدَأَنِي . وَلَيْسَ أَوَّلُ الْخَلْقِ بِأَهْوَنَ عَلَيَّ مِنْ إِعَادَتِهِ . وَأَمَّا شَتْمُهُ إِيَّايَ فَقَوْلُهُ : اتَّخَذَ اللَّهُ وَلَدًا . وَأَنَا الْأَحَدُ الصَّمَدُ لَمْ أَلِدْ وَلَمْ أُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ لِي كُفْئًا أَحَدٌ) .

«Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu: "Âdem oğlu beni yalanlar, hâlbuki beni yalanlaması ona yakışmaz. Yine Âdem oğlu bana noksan sıfat isnat etti. Hâlbuki ona beni noksan sıfatla vasıflanması yakışmaz. Âdem oğlunun beni yalanlamasına gelince: Beni ilk defa yarattığı gibi, Allah beni öldükten sonra tekrar yaratamaz sözüdür. Hâlbuki ilk yaratma, benim üzerime ikinci defa yaratmaktan daha kolaydır. Âdemoğlunun bana noksan sıfat isnad etmesine gelince: Allah bir çocuk edin­di sözüdür. Hâlbuki ben tek olanım, samedim (her şeyden müstağni, her şey bana muhtaç), doğurmadım ve doğurulmadım ve hiçbir kimse benim dengim olmamıştır."»

Şayet burada soru soranın kastı, Kıyamet günü ateşte, kâfirlerin bedenleri yandıktan sonra, ruhları geri nasıl döner ise, o zaman şöyle denilir:

Onlar, ateşte yakılsalar dahi, onların ruhları bedenlerinde kalıcıdır. Kıyamet gününde, ruh bedene döndüğünde ondan asla çıkmayacaktır ve kâfirin ruhu, bedeninde azab olunur bir şekilde kalacaktır.

Cehennem ehlinin derileri ateşte yandıkça, Allah Azze ve Celle onların derilerini yenisiyle değiştirecektir, tâki azapları kesilmeden devam etsin. Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:

(إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِنَا سَوْفَ نُصْلِيهِمْ نَارًا كُلَّمَا نَضِجَتْ جُلُودُهُمْ بَدَّلْنَاهُمْ جُلُودًا غَيْرَهَا لِيَذُوقُوا الْعَذَابَ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَزِيزًا حَكِيمًا)

«Âyetlerimizi inkâr edenleri ateşe mutlaka sokacağız. Derileri pişip döküldükçe, azabı iyice tatmaları için, onları başka derilerle değiştireceğiz. Allah, şüphesiz Azîz'dir, Hakim'dir.» (Nisa: 56)

En iyisini bilen Allah’tır.