www.musluman.biz

10 Mart 2012 Cumartesi

Allah Azze ve Celle’nin Tek (Eşsiz) Olması

Huseyin Ebu Emre - Harun Yildirim - ahlak ve imani dersler

Allah Azze ve Celle’nin Tek (Eşsiz) Olması
Soru:
Allah Azze ve Celle’nin tek ve eşsiz olduğuna dair delil getirmeniz mümkün mü?
Cevap:
Hamd, Allah’a mahsustur.
Kâinatın tamamı yaratma ve düzen olarak Allah’ın bir oluşuna şahitlik etmektedir:
( ألا له الخلق و الأمر تبارك الله رب العالمين ) الأعراف / 54
«Bilesiniz ki, yaratma ve emir O'na mahsustur. Âlemlerin Rabbı Allah, ne yücedir.» (Araf: 54)
Allah Azze ve Celle gökleri ve yeri, geceyi ve gündüzü, cansız varlıkları, bitkileri ve meyveleri yarattı. İnsanı ve hayvanı yarattı. Bunların hepsi de yüce olan ve hiçbir ortağı olmayan yaratıcıya işaret etmektedir.
( ذلكم الله ربكم خالق كل شيء لا إله إلا هو فأنى تؤفكون )غافر/62
«İşte, her şeyin yaratıcısı Rabbınız Allah budur. O'ndan başka hakkıyla ibadet edilecek başka bir ilâh yoktur. Nasıl olup da îmandan döndürülüyorsunuz?» (Mumin/Ğâfir: 62)
Bu mahlûkatın çok çeşitli olması, onun yüceliği, ona hükmetmesi, onun mükemmel oluşu, onu koruması, onu düzenlemesi, bunların hepsi de yaratıcının bir olduğuna ve dilediğini yaptığına ve dilediği şekilde hüküm verdiğine işaret eder.
( الله خالق كل شيء وهو على كل شيء وكيل )  الزمر/62
«Allah, her şeyin yaratıcısıdır; O, her şeye vekildir.» (Zumer: 62)
Bu saydıklarımızın hepsi de bu yaratılanların bir yaratıcısı olduğuna işaret eder. Bu mülkün bir Mâlik’i, ve bu suretin arkasında ona bir şekil veren vardır.
( هو الله الخالق البارئ المصور له الأسماء الحسنى ) الحشر/24 
«O, yaratan, var eden, şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur.» (Haşr: 24)
Gökleri ve yerin salahı, kâinatın düzenli bir şekilde olması, mahlûkların birbirleriyle olan ahenkleri yaratıcının bir olduğuna ve O’nun bir ortağı olmadığına delalet eder.
( لو كان فيهما آلهة إلاّ الله لفسدتا فسبحان الله رب العرش عما يصفون ) الأنبياء/22
«Oysa yerde ve gökte Allah'tan başka ilâhlar olsaydı, her ikisi de bozulur giderdi. Arş'ın Rabbı olan Allah onların vasfettikleri şeylerden münezzehtir.» (Enbiyâ: 22)
Bu yüce mahlûkat ya kendini yaratmıştır ki bu mümkün değildir veya da insan kendini yaratmıştır ki yine bu da mümkün değildir.
( أم خلقوا من غير شيء أم هم الخالقون أم خلقوا السماوات و الأرض بل لا يوقنون ) الطور/35 - 36
«Yoksa onlar, hiçbir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar; yahutta onlar, kendileri mi yaratıcıdırlar? Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır, onlar, kesin olarak îman etmiyorlar.» (Tûr: 35-36)
Akıl, vahiy ve fıtrat, bu varlığı ilk kez yapanın, bu mahlûkatın bir yaratıcısı olduğuna delalet etmektedir. O yaratıcı ki diridir, kendi zâtında kâimdir, Alim’dir, Habîr’dir, Kaviy’dir, Aziz’dir, Raûf’dur, Rahim’dir, en güzel isimler ve en yüce sıfatlar O’nundur, her şeyi bilendir, hiçbir şey O’nu aciz bırakamaz ve hiçbir şey O’na benzemez.
( وإلهكم إله واحد لا إله إلا هو الرحمن الرحيم ) البقرة/ 163
 «İlâhınız tek bir ilâhtır; Rahman ve Rahim olan O ilahtan başka ilâh yoktur.» (Bakara: 163)
    Allah’ın varlığı zaruret ve normal bir akıl ile bilinendir.
 ( قالت رسلهم أفي لله شك فاطر السماوات والأرض ) إبراهيم/10
«Peygamberleri ise demişlerdi ki: "Allah'tan şüphe ha? Göklerin ve yerin yaratıcısından şüphe ha!?"» (İbrahim: 10)
Allah Azze ve Celle, insanları, kendisinin Rububiyyetini/Rablığını ve bir oluşunu bilir bir şekilde yarattı. Lâkin şeytanlar Âdemoğluna geldi ve onları dinlerinde geri çevirdi. Gelen kutsi bir hadiste Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:
( إني خلقت عبادي حنفاء كلهم وإنهم أتتهم الشياطين فاجتالتهم عن دينهم وحرمت عليهم ما أحللت لهم ) رواه مسلم برقم 2865
«Ben kullarımın hepsini hanifler olarak yarattım. Onlara şeytanlar geldiler ve onları dinlerinden döndürdüler. Sizler için helal kıldığımı, onlar için haram kıldım.» (Muslim: 2865)
Onlardan kimi Allah’ın varlığını inkâr etti. Onlardan şeytana tapan vardır. Onlardan insana tapan vardır.
Onlardan dinara veya ateşe veya cinsel uzva veya hayvana tapan vardır.
Onlardan yeryüzündeki bir taş ile veya da gökyüzündeki bir yıldız ile Allah’a şirk koşan vardır.
Allah’tan gayri bu tapılanlar yaratamazlar, rızık veremezler, duyamaz, göremez, fayda ve zarar veremezler. Hal böyle iken, nasıl olur da Allah’ı bırakıp onlara ibadet ediyor, onlara tapıyorlar.
( أأرباب متفرقون خير أم الله الواحد القهار ) يوسف/ 39
«"Birbirinden ayrı Rablar mı daha hayırlıdır; yoksa her şeye hâkim ve gâlib olan tek bir Allah mı?"» (Yusuf: 39)
Allah Azze ve Celle, duymayan, görmeyen ve akletmeyen bu putlara tapanları şu kavli ile bize açıklamıştır:
 ( إن الذين تدعون من دون الله عباد أمثالكم فادعوهم فليستجيبوا لكم إن كنتم صادقين - ألهم أرجل يمشون بها أم لهم أيد يبطشون بها أم لهم أعين يبصرون بها أم لهم آذان يسمعون بها ) الأعراف/ 194 - 195  
 «Allah'ı bırakıp da kendilerine seslenip duâ ettiğiniz kimseler de sizin gibi kullardır. (Eğer iddianızda) doğru iseniz, onlara seslenip duâ edin de, sizin duanıza icabet etsinler. Onların yürüyecek ayakları mı vardır yahut tutacak elleri, görecek gözleri, işitecek kulakları mı vardır?"» (Araf: 194-195)
Yine şöyle buyurdu Allah Azze ve Celle:
    ( قل أتعبدون من دون الله ما لا يملك لكم ضراً ولا نفعاً والله هو السميع العليم ) المائدة/76
«(Ey Muhammed!) De ki: "Allah'tan başka, size ne zararı dokunacak ve ne de fayda verecek hiçbir güce sahip olmayan şeylere mi ibadet ediyorsunuz? Hakkıyla işiten, hakkıyle bilen, asıl Allah'tır."» (Mâide: 76)
Kendisini yaratan ve rızık veren Allah’a karşı insan ne kadar da cahildir. İnsan nasıl olur da Allah’ı inkâr eder, O’nu unutur ve O’ndan gayrisine ibadet eder.
( فإنها لا تعمى الأبصار ولكن تعمى القلوب التي في الصدور ) الحج/ 46  
«Gerçi bazen gözler kör olmaz da, yalnız göğüsteki kalbi kör olur.» (Hac: 46)
Onların koştukları şirkten Allah münezzehtir. Hamd, âlemlerin rabbi Allah’a mahsustur.
 ( قل الحمد لله وسلام على عباده الذين اصطفى آلله خير أما يشركون - أمن خلق السماوات والأرض وأنزل لكم من السماء ماء فأنبتنا به حدائق ذات بهجة ما كان لكم أن تنبتوا شجرها أءله مع الله بل هم قوم يعدلون - أمن جعل الأرض قرراً وجعل خلالها أنهاراً وجعل لها رواسي وجعل بين البحرين حاجزاً أءله مع الله بل أكثرهم لا يعلمون - أمن يجيب المضطر إذا دعاه ويكشف السوء ويجعلكم خلفاء الأرض أءله مع الله  قليلاً ما تذكرون- أمن يهديكم في ظلمات البر والبحر ومن يرسل الرياح بشراً بين يدي رحمته أءله مع الله تعالى الله عما يشركون -  أمن يبدؤ الخلق ثم يعيده ومن يرزقكم من السماء والأرض أءله مع الله قل هاتوا برهانكم إن كنتم صادقين )  النمل / 59 - 64
«(Ey Muhammed!) De ki: "Allah'a hamdolsun; selâm da, O'nun seçtiği kullarına olsun. Allah mı hayırlıdır, yoksa onların ortak koştukları şeyler mi? (Onlar mı daha hayırlıdır) yoksa gökleri ve yeri yaratan ve sizin için gökten bir su indiren mi? işte biz o su ile sizin bir ağacını bile bitirmeye gücünüzün yetmediği güzel bahçeler bitirmişizdir, Allah ile birlikte bir de ilah mı? Hayır, onlar doğru yoldan sapan bir kavimdir. (Onlar mı daha hayırlıdır,) yoksa yeryüzünü karargâh yapan, aralarına ırmaklar koyan, üzerine sabit dağlar diken ve iki deniz arasına bir engel koyan mı? Allah ile birlikte bir de ilâh mı? Hayır, onların çoğu bilmiyorlar. (Onlar mı daha hayırlıdır) yoksa kendisine duâ ettiği zaman, darda kalana yardım eden, sıkıntıyı gideren ve sizi yeryüzünün halifeleri yapan mı? Allah ile birlikte bir de ilâh mı? Ne kadar az düşünüyorsunuz? (Onlar mı daha hayırlıdır) yoksa karanın ve denizin karanlıklarında size yol gösteren ve rahmetinin önünden rüzgârları bir müjdeci olarak gönderen mi? Allah ile birlikte bir de ilâh mı? Allah, sizin ortak koştuğunuz şeylerden çok yücedir. (Onlar mı daha hayırlıdır) yoksa mahlûkatı yaratan, sonra onu iade edecek olan ve size hem gökten, hem de yerden rızık veren mi? Allah ile birlikte bir de ilâh mı? (Ey Muhammed! Onlara) de ki: "Eğer söylediklerinizde doğru iseniz, delilinizi getirin."» (Neml: 59-64)