www.musluman.biz

10 Mart 2012 Cumartesi

Allah’a Tevekkül Etmek ve Sebeplere Sarılmak

Huseyin Ebu Emre - Harun Yildirim - ahlak ve imani dersler

Allah’a Tevekkül Etmek ve Sebeplere Sarılmak

Soru:

Tevekkül, sebeplere sarılma meselesinde ve bazı salih kimselerin tevekkülü gibi mevzularda bir tartışma oldu. Tıpkı, yaz meyvesinin kışın, kış meyvesinin de yazın geldiği Meryem’in tevekkülü gibi. Ki Meryem, sebeplere sarılmamış, sadece ibadet ile meşgul olmuştu. Bu konuda bizi aydınlatın. Allah sizden razı olsun.

Cevap:

Hamd, Allah’a mahsustur.

Tevekkül, iki şeyi bir araya getirir:

Birincisi: Allah’a güvenmek, Allah’ın sebepleri başlatan olduğuna, O’nun takdir ettiğinin gerçekleşeceğine, işleri takdir ettiğine, hesapladığına ve Allah Subhanehu ve Teâlâ’nın bunları yazdığına iman etmek.

İkincisi: Sebeplere sarılmak. Sebeplere sarılmamak tevekkülden değildir. Aksine, sebeplere sarılmak, sebeplerle amel etmek tevekküldendir. Her kim sebeplere sarılmaz, onları yok sayarsa, Allah’ın şeriatına ve kaderine muhalefet etmiş olur. Allah Azze ve Celle sebeplere sarılmayı emretmiş, Allah Subhânehû ve Teâlâ sebeplere sarılmayı teşvik etmiştir. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem de sebeplere sarılmayı emretmiştir.

Bir müminin sebeplere sarılmaması, onu yok sayması caiz değildir. Aksine, gerçek manada sebeplere sarılmadığı müddetçe mütevekkil, yani Allah’a tevekkül eden birisi olamaz. Bunun içindir ki çocuk elde etmek için evlenmek meşru kılınmış, bunun için cinsel ilişki emredilmiştir. Şayet insanlardan birisi: Ben evlenmeyeceğim ve evlenmediğim halde çocuğumun olmasını bekleyeceğim, dese, muhakkak ki o şahıs, mecnunlardan sayılır. Bu, akıllı kimselerin yapacağı bir şey değildir. Aynı şekilde, evinde veya camide oturup sadaka aranmaz veya kendisine rızkın gelmesi için oturulmaz. Bilakis o kimsenin üzerine düşen, helal yoldan rızkını temin etmek için çalışmasıdır.

Meryem -Allah’ın rahmeti O’nun üzerine olsun- sebeplere sarılmayı terk etmemiştir. Allah Azze ve Celle Meryem hakkında şöyle buyurmuştur:

(وَهُزِّي إِلَيْكِ بِجِذْعِ النَّخْلَةِ تُسَاقِطْ عَلَيْكِ رُطَبًا جَنِيًّا)

«Hurma ağacını kendine doğru silkele de üzerine taze hurma dökülsün.» (Meryem: 25)

Meryem, hurma ağacını silkelemek suretiyle sebeplere sarılmış, neticede de taze hurma dalından düşmüştür. O’nun amelinde sebepleri terk etmek yoktur. O’nun yanında rızkın bulunması, Allah’ın O’na ikramda bulunması, O’na bazı rızıkları bahşetmesi, O’na bazı rızıkları ikram etmesi, Meryem’in sebeplere sarılmadığı, sebepleri yok saydığı manasına gelmez. Aksine Meryem, Allah’a ibadet eden, sebeplere sarılan ve sebeplere çalışan biri idi.

Şayet Allah Azze ve Celle, iman ehli olan dostlarından bazılarına keramet cinsinden bazı olaylarla ikramda bulunursa, bu Allah Azze ve Celle’nin fazlındandır. Lakin bu, sebeplere sarılmama, onları yok sayma manasına gelmez. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem bu konuda şöyle buyurmuştur:

 (احْرِصْ عَلَى مَا يَنْفَعُكَ ، وَاسْتَعِنْ بِاللَّهِ وَلَا تَعْجَزْ)

"Sana faydalı olan şeylerde hırslı ol! Allah’ın yardımını iste ve sakın acze düşme!"

Bu hadisi Muslim rivayet etmiştir: (2664)

Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur:
(إِيَّاكَ نَعْبُدُ وَإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ) 

«Ancak sana ibadet eder, ancak senden yardım dileriz.»