www.musluman.biz

30 Mart 2012 Cuma

Birbirinizin Malını Haksızlık Yaparak Yemeyin!

Birbirinizin Malını Haksızlık Yaparak Yemeyin!
Ey Müslümanlar!. Bağışların en hayırlısı iman ve takvadır. Allah’tan hakkıyla korkanın / takva sahibinin zengin olmasında bir sakınca yoktur. Allah’tan hakkıyla korkan / takva sahibi için sıhhat zenginlikten daha hayırlıdır. Az mal, çok ve oyalayan maldan daha iyidir. Zenginliği zalime hiç bir fayda vermez. (Çukura yuvarlandığı zaman malı onu kurtaramayacak.) (Le yl/ıı) Zenginlik mal çokluğu değildir. Bilakis gönül zenginliği gerçek zenginliktir.
Kimin hırsı çok olursa boynunun kırılması da yakın olur. Kim sahip olmadığı şeye gözünü dikerse, hayalkırıklığı çabuk olur ve üzüntüden kurtulamaz. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: “Müslüman olup kendisine yetecek kadar rızık verilen ve Allah’ın, kendisine verdiğiyle yetinme özelliği bağışladığı kimse kurtuluşa ermiştir.” Bu hadisi, Müslim rivayet eder.

Ey Müslümanlar!.. Bütün hükümlerin üzerine kurulu olduğu ve hakimlerin hüküm vermeden kendisine dayandığı karşılıklı ilişki esaslarından ve alış-verişin temel direklerinden biri de, el-Melik el-Alim’ın / herşeyi bilen mutlak hükümdarın / Allah’ın şu buyruğudur: (Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin. Ancak kendi rızanızla yaptığınız ticaretle yemeniz helaldir.) (4/en-Nisa/29) (Bir de aranızda mallarınızı batıl sebeplerle yemeyin. Insanların mallarından bir kısmını bile bile günah ile yemek için, o malları hakimlere rüşvet olarak vermeyin.) (2/el-Bakara/ı88)
Müslüman’ın Müslüman kardeşi, değer bakımından kendisi gibidir. Şeriatta haram olan yollarla ya da faydasız batıllarla onun malını yemesi caiz olmaz. Çünkü din kardeşliği ve insanlık şefkati bunu gerektirir. Ebi Bekra -Allah ondan razı olsun-, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyı.ırduğunu bildirir: “Şüphesiz kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız üzerinize haramdır.” Bu hadisi, Buhari ve Müslim rivayet eder. Ebu Hureyre -Allah ondan razı olsun-, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu nakleder: “Her Müslüman’ın kanı, ırzı ve malı Müslüman’a haramdır.” Bu hadisi, Müslim rivayet eder.

Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem, Add -Allah ondan razı olsun-’a bir köle veya cariye sattığında ona şöyle yazar: “Bu, Add b. Halid b. Hevze’nin Allah’ın Elçisi Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’den satın aldığıdır. O’ndan bir köle veya cariye satın almıştır ki, o kölede veya cariyede ne bir hastalık, ne bir hile, ne de bir çirkin huy vardır. (Bu,) Müslüman’ın Müslüman’a satışıdır.” Bu hadisi; Buhari muallak olarak rivayet eder; Tirmizi, Nesi ve İbni Mtce ise muttasıl olarak rivayet eder.

Ne bir hastalık, ne bir hile ve ne de bir çirkin huy vardır. Gizlenen bir kusuru yoktur.
Satın alanın parasını boşa götürecek bir hile ve aldatma yoktur. Müslüman’ın
Müslüman ile alışverişidir. Bu alışverişte adalet hissiyle hareket edilir ve haksızlıktan
sakınılır.
Ey Müslümanlar!.. Tamahkar ve açgözlüler güçsüz insanların malına sahip olmak, fakirlerin haklarını ele geçirmek için çeşitli hile ve sahtekarlık yollarına başvurmaktadır. Zavallı ve sıradan insanları kullanmaktadırlar. İhtiyaçlar onlara boyı.ın eğdirir ve yoksulluk onları mecbur bırakır. Hüsnü zanları ve rızık peşinde koşmaları onların kurulan tuzağa düşmelerine sebep olur. Olayın üzerindeki örtü kalkınca hainlik aiğmetleri belirmeye başlar. İffetsizce bir hırs ve korkusuz bir istek... İttifaklar pazarlanır ve vaatler verilir. Rekabet edilemeyecek teklifler ve teşvikler sunulur. Sonuç ise kesinlikle ya yok edici bir hile veya helak edici bir tuzaktır. Kör ortaklığı, ticaret ve girişim, tasarruf ve birikim adı altında gasp ve dolandırıcılıktır. Aşağılık insandan sana gelebilecek kötülük eksik olmaz. Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem ne doğru buyurur: “Insanların üzerine öyle bir zaman gelecek ki, kişi malı neyle elde ettiğine, haramdan mı yoksa helalden mi olduğuna aldırmayacak.” Bu hadisi, Buhari rivayet eder.

Mal hırsının riskleri ve helaka götüren yönleri, tehlikeleri ve dikenli yolları vardır. Ka’b b. Malik -Allah ondan razı olsun-, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu nakleder: “Bir koyun sürüsünün içine bırakılmış aç iki kurt, kişinin mal ve makam hırsının dinine verdiği zarardan daha fazla ona (sürüye) zarar verici değildir.” Bu hadisi, İmam Ahmed ve Tirmizi rivayet eder.

Ey bir avuç para karşılığı dinini satan!.. Ey haksızlıkla, hile ve tuzak yollarıyla insanların malını yiyen!.. Kıymet gününü düşün!.. Allah’ın huzurunda duracağın günü düşün!.. Zenginliğin ve malların fayda vermeyeceği günü düşün!.. Zincirlerle ve bukağılarla bağlanacağın günü düşün!.. “Kıyamet günü her hainlik yapanın bir (ihanetine işaret eden) bir sancağı vardır, “Bu falanın ihanetidir” denir.”

Ucuz ve zamanla eriyip yok olacak az bir dünya malı karşılığı cehennemi ve Allah’ın gazabını satın alana ne yazık!.. Ka’b b. Ucra -Allah ondan razı olsun-, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu bildirir: “Haramla kazanılanla oluşan her et parçası cehenneme daha layıktır.” Bu hadisi, Tirmizi rivayet eder.

Kumarla, kahinlik ve sihirbazlıkla, büyücülük ve falcılıkla, fuhuşla; sigara, içki, uyuşturucu gibi satışı haram olan şeylerin kazancıyla; hırsızlıkla, zimmete geçirmekle, gaspla, hak sahibinin hakkını inkar etmekle, malın kusurunu gizlemekle, malların fiyatlarıyla oynamakla, sahtekarlıkla, ölçü ve tartıda hile yapmakla, faiz kapsamına giren alışverişlerle, yetim malı yemekle, vakıfların mallarına el koyup elde ettiği gelirle beslenenler nerede!?. Açgözlülük ve tamahkarlıkla, hile ve tuzakla, bencillik ve çıkarcılıkla dolu bir dünya... Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem ne doğru buyurur: “Allah’a yemin olsun ki, sizin için fakirlikten korkmuyorum. Bilakis sizden öncekilere bolca dünya malı verildiği gibi size de bolca dünya malı verilmesinden, onlann dünya malı için birbirleriyle yarıştığı gibi sizin de dünya malı için birbirinizle yarışmanızdan ve dünya malının onları helak ettiği gibi sizi de helak etmesinden korkuyorum.” Bu hadisi, Buhari ve Müslim rivayet eder.

Ey Müslümanlar!.. Haram yiyen Allah’ın rahmetinden kovulmuştur. Duası kabul edilmez. Ebu Hureyre -Allah ondan razı olsun-, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in yolculuğu uzun sürmüş saçı başı dağınık ve elbiseleri toz içinde bir adamın ellerini semaya doğru uzatarak “Ya Rabb! Ya Rabb!” diye yakardığını zikrettikten sonra şöyle buyurduğunu bildirir: “Yediği haram, içtiği haram, giydiği haram ve haramla beslenmiş; duası nasıl kabul edilsin?!” Bu hadisi, Müslim rivayet eder.
Ey orman kanununun hakim olduğu bir dünyada hesaba çekilmeyeceğini ve ceza görmeyeceğini sananlar!.. Ardınızda bir hesap ve kısas, sorgu ve ceza günü var. Ebi Hureyre -Allah ondan razı olsun-, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet eder: “Bilir misiniz, müflis kimdir?” Derler ki: “Bizim aramızda müflis, ne bir dirhemi ve ne de bir malı olandır.” Bunun üzerine Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: “Ummetimden müflis olan / gerçekte iflas eden; Kıyamet günü namazla, oruçla ve zekatla gelen; (fakat) buna sözmüş, buna iftira etmiş, bunun malını yemiş, bunun kanını dökmüş ve buna vurmuş olarak gelendir. Buna hasentından verilir, buna hasentrndan verilir. Uzerindeki (haklar) alınmadan hasentı biterse, onların günahlarından alınır, onun üzerine atılır, sonra cehenneme atılır.” Bu hadisi, Müslim rivayet eder.
Ey Müslümanlar!.. Hakim hükmünü, hasımların zahiren söylediklerine ve iddiada bulunanların hüccetlerine göre verir. İçlerinde gizlediklerini bilemez. Çünkü onun ilmi buna ulaşmaz ve hükmü ona geçmez. Haram, hakimin hükmüyle helal olmaz. Ummü Seleme -Allah ondan razı olsun-a, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu bildirir: “ Siz davalarınızın halli için bana geliyorsunuz. Bazınızın hüccet yönüyle, diğer bazısından daha ikna edici olması, böylece benim, işittiğime dayanarak onun lehine hükmetmem mümkündür. Kimin lehine, kardeşinin hakkından bir şey hükmetmişsem (bilsin ki), onun için cehennemden bir ateş parçası kesmiş oluyorum.” Bu hadisi, Buhari ve Müslim rivayet eder. Yalan beyanlarla ve asılsız hüccetlerle kardeşinin malını yiyene yazıklar olsun!.


Ey yalan yeminlerle başkasının hakkını yiyenler!.. Ettiğin yeminlere dağlar dahi dayanmaz. İnsanların kellesini götürür ve o yeminleri edenin hayatını mahveder. Ebi Umame -Allah ondan razı olsun-, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu nakleder: “Kim Müslüman bir kimsenin hakkını, yemini ile ele geçirirse artık onun için cehennem vacib olmuştur. Allah Teala ona cenneti de mutlaka haram kılmıştır.” Bir adam der ki: “Ey Allah’ın Rasulü! Az bir şey olsa da mı?” Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurur: “Misvak ağacından bir çubuk bile olsa!” Bu hadisi, Müslim rivayet eder. Buhari ve Müslim’de ise, şu rivayet edilir: “Her kim Müslüman bir kimsenin malını almak için yemin eder de, yemininde yalancı olduğu halde bu yemin ile herhangi bir malı hak ederse, Allah’ın gazabına çarpılarak Allah’a kavuşur.” Vail b. Hıcr -Allah ondan razı olsun- şöyle der:
Hadramut’tan bir adam ve Kinde’den bir adam Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e geldi. Hadramutlu dedi ki: “Ey Allah’ın Rasulü! Bu, benim babamdan kalan bir toprağıma zorla sahip oldu.” Kindeli ise dedi ki: “0, benim elimndeki toprağım; onu ekiyorum, onun onda hiç bir hakkı yok.” Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Hadramutlu’ya, “Delilin var mı?” buyurdu. Hadramutlu “Hayır” deyince, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem, “Senin için ancak onun yemini vardır” buyurdu. Hadramutlu dedi ki: “Ey Allah’ın Rasulü! Adam yalancı, ne üzerine yemin ettiğine aldırmıyor ve hiç bir şeyden çekinmiyor.” Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem, “Sana ondan ancak bu (yemini) var” buyurdu. Bunun üzerine Kindeli, yemin etmeye başladı. Dönüp giderken, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Şayet haksız yere onun malını yemek için yemin etmişse, Allah’a, kendisinden yüz çevirmiş bir halde kavuşacaktır.” Bu hadisi, Müslim rivayet eder.
Ey yalan yere yemin eden!.. Hayalkırıklığı ve ziyan, zillet, darlık ve helak seni yakalamış. Ey yalancı şahitlikle hakların yenmesine yol açanlar!.. Sür’a üfürüleceği gün vay halinize!. Kabirlerdekilerin diriltileceği gün vay halinize!.. Kalplerde gizlenenler ortaya konulduğu gün vay halinize!..

Ebu Bekra -Allah ondan razı olsun-, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu bildirir: “Size büyük günahların en büyüğünü bildireyim mi?” “Evet, ey Allah’ın Rasulü” derler. “Allah’a şirk koşmak ve anne-babaya kötülük etmek” buyurur. Sonra yaslandığı yerden doğrularak oturur ve “Dikkat edin! Yalan yere şahitlik yapmak” buyurur. Rıvi şöyle der: “Bunu o kadar tekrar etti ki, “Keşke sussa!” dedik.” Bu hadisi, Buhari ve Müslim rivayet eder.
Ey işçilere ücretlerini vermeyenler!.. Ey çalışanlara haklarını tam olarak vermeyenler!.. Şeflat ve merhamet duyguları kalplerinizden sökülüp alındı mı ki yaralı ve bitkin, tasalı ve fakir insanların, elinden hiç bir şey gelmeyen zavallıların ve işçilerin hakkını yediniz. Yorgunluk nedeniyle teri akar. Feryat eden bir eşi, özlemle bekleyen çocuğu ve inleyen hastası vardır. Yazıklar olsun size ey zalimler!.. Yazıklar olsun size ey haksızlık yapanlar!.. Yazıklar olsun size ey hilekrlar!..
Ebu Hureyre -Allah ondan razı olsun-, Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu bildirir: “Allah azze ve celle şöyle buyurur: “Ben, Kıyamet günü şu üç kişinin hasmı olurum: Benim adıma yemin eden ve aldatan, hür bir kimseyi satıp parasını yiyen, bir kimseyi ücret karşılığı kiralayıp ondan faydalandıktan sonra ücretini vermeyen.” Bu hadisi, Buhari rivayet eder.
Ey Allah’ın kulu!.. Zulmeden ve işçisine fazla yük yükleyen, haksızlık eden ve hakkı inkar eden olma!.. Abdullah b. Omer -Allah ondan razı olsun-uma, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu nakleder: “Ucretliye / işçiye ücretini teri kurumadan verin.” Bu hadisi, İbni Mıce rivayet eder.

Onlar sizin kardeşleriniz ve yakın adamlarınızdır. Allah onları ellerinizin altına (emanet olarak) koymuştur. Kimin kardeşi eli altında ise, yediğinden yedirsin, giydiğinden giydirsin. Onlara yapamayacağı iş buyurmayın. Eğer buyurursanız onlara yardım edin.” Bu hadisi, Buhari ve Müslim rivayet eder.
Ey Allah’ın kulu!.. Zulmettiğini bile bile hasım olma ve haksız olduğunu bile bile delil sunmaya çalışma! Haram kazançların aslı pistir ve bereketi yoktur. Haram lokma; günlerce boğazda düğümlenen diken gibidir ve yıllar geçtikçe pişmanlık getirir. Yeme-içmede haramdan ve şüpheli şeylerden sakınmak ve az da olsa helal kazançla yetinmek, tükenmez bir azık ve sürekli artan bir berekettir.
Ey maddi yönden zarar gören!.. Ecrini boşa götürme ve Rabbin’in gazabına yol açacak davranışlarda bulunma!.. Musibete sabret ve verilen nimete şükret. Başa gelen musibet, mutlaka geride bir birikim bırakır. Bela şiddetlenince, sabır kazandırır. (Mutlaka biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri! Onlar başlarına bir musibet geldiği zaman: “Biz Allah’a aidiz ve sonunda O’na döneceğiz” derler. Işte onlar var ya, Rablerinden mağfiretler ve rahmet onlaradır. Işte hidayete erenler de onlardır.) (2/el-Bakara/155-157)



Ey Müslümanlar!.. Allah’tan hakkıyla korkun ve O’nu gözetin. O’na itaat edin ve asla O’na isyan etmeyin. (Ey iman edenler! Allah’dan korkun ve doğrularla beraber olun.) (9/et-Tevbe/119)

Ey Müslümanlar!. Zaruri bir ihtiyaç olmadıkça borçlardan sakının. Bilin ki, borçlu kimse, borcunu ödeyinceye kadar borcunun esiridir. Ebu Katde -Allah ondan razı olsun- şöyle der: Bir adam kalkarak şöyle dedi: “Ne dersin, Allah yolunda öldürülürsem bu benim günahlarıma keffret olur mu?” Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Sabreder ve karşılığını Mlah’dan beklersen, ileri saldırırsan ve geri kaçmazsan evet; ancak borç hariç, çünkü Cebrail aleyhisselam bana böyle söyledi.” Bu hadisi, Müslim rivayet eder. Ebu Hureyre -Allah ondan razı olsun-, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu bildirir: “Onu adına ödeninceye kadar mü’minin nefsi borcuna bağlıdır.” Bu hadisi, Tirmizi rivayet eder.

Ey Müslümanlar!.. Kim maddi açıdan zorda kalan birine yardım eder ya da borcunu ödeyemeyenin borucunu ertelerse, borçludan alacağının tümünü ya da bir kısmını silerse, Allah’a kavı.ıştuğu gün O’nun gölgesinde olur. Ebu’l Yeser -Allah ondan razı olsun- şöyle der: Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğuna şehadet ederim ki, şu iki gözüm (iki parmağını gözlerinin üzerine koyar) onu gördü, şu iki kulağım onu işitti ve kalbim (kalbinin olduğu yere işaret eder) onu anladı: “Her kim borçlu olan fakire mühlet verir yahut ondan alacağını bağışlayıp affederse, Allah onu kendi gölgesinde gölgelendirir.” Bu hadisi, Müslim rivayet eder.
Ebu Hureyre -Allah ondan razı olsun-, Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu nakleder: “İnsanlara borç veren bir tacir vardı. Darda olan bir kimseyi görünce adamlarına “Onun borcunu bağışlayın; belki Allah da bizi bağışlar” derdi. Allah da onu bağışladı.” Bu hadisi, Müslim rivayet eder. Fakirlere ve güçsüzlere merhamet edin ki, Allah da sizi bağışlasın.



Huseyin Ebu Emre - Harun Yildirim - ahlak ve imani dersler